DOLAR 32,4375
EURO 34,7411
ALTIN 2441,873
BIST 9915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Bir Dönüşümün Anatomisi – Yurt Dışında Çalışmanın Rengi Belli Oluyor:

29.08.2021
A+
A-

Evet en son nerede kalmıştık? Ha, şampiyonumuz Viyana’da ilk ayını geçirmekte, hem Viyana’nın vaat ettiği söylenen hayat kalitesini yaşamaya gayret ediyor hem de iş ortamını ve yakın çalışacağı insanları tanımaya başlıyordu. Şampiyonumuzun yurt dışı kariyerine merhaba demesi ve Viyana Çıkarması‘nın ardından yeni işi rengini belli etmeye başlamıştı.

Gece 21:45’te çalan telefonuna eli uzanmış, kendisine rakip olarak konumlandırılmış iş ortağı Johan’ın arıyor olduğunu görmüştü. Ciddi bir şey oldu herhalde diye düşündü. “Alo” yani “Hallo?” diyerek Johan’ı şaşırmış olduğunu ifade eden bir tonda selamladı. Johan gayet normal bir arama yapıyormuş gibi dedi ki:

”Merhaba şampiyon, seni temsil edeceğimiz ülkelerin paylaşımını konuşmak üzere aradım. Her ikimize de dokuz ülke düşüyor, Avusturya’yı da birlikte ele alacağız ya, ben stratejik açıdan Macaristan’ı ve Çek Cumhuriyeti’ne temsil etmeyi kendim için uygun görüyorum. Yöneticimiz başta bu ülkelerin sende olmasını uygun görmüştü ancak Macaristan’daki mentorum (şirketten kendisine atanan akıl hocası) ve Çek Cumhuriyeti’ndeki tecrübem dolayısıyla bu paylaşımın böyle olması daha uygun görünüyor” dedi. Şampiyonumuz içinden şunu geçirdi: Ya gecenin bu saatinde konuşulacak kadar acil miydi? Ertesi gün torbaya mı girmişti?

Ve tabi son olarak bu adam ne yapmaya çalışıyor diye de içinden geçirmeden edemedi. Derin bir nefes aldıktan sonra, iyi niyetle: “Tabi senin için durum vaziyet bu şekilde uygunsa paylaşım bu şekilde yapılabilir, benim için sorun yok” şeklinde cevap verdi. Johan atılarak “Tamam o zaman ben paylaşımı bu şekilde düşündüğümüze dair ikimizin ağzından bir email atıyorum, senin de bilgine gönderiyorum” dedi. Bu emrivaki email dağıtımı şampiyonumuzun ikinci şüphelendiren adım olmuştu. İlki de tarzı ve tavrı kraldan çok kralcı olan yöneticisinin asistanının kendisi Avusturya’ya gelmeden önce şampiyonumuzun Viyana’ya intibakı ile ilgili detayları da içeren emailleri sürekli Johan ın da bilgisine “cc” olarak atıyor olmasıydı. Bu niye gerekiyordu ki? Kendi yöneticisi Johan değildi, Johan onunla eş düzeyde bir diğer yöneticiydi. Kendi yöneticisi ise 45 yaşlarında, dinamik, uzun boylu, kahverengi iri gözlü, hep 6 numara traşlı kahverengi saçları ile göz dolduran bir adamdı. Hadi onun da adı Ronald olsun. Şampiyonumuz o günlerde Ronald’ın boyu kadar kallavi bir egosu olduğunu pek fark etmemişti. Kendisinin Avusturya’ya gelmesine vesile olanlardan biri de aslında Ronald’ın finansal konulardan sorumlu iş ortağı Tommy idi. Tommy Macar asıllı, son derece sempatik, insancıl ve pragmatik bir iş adamıydı. Şampiyonumuz ona ilk görüşte ısınmış ancak finansal konular ona cazip gelmediği için Ronald’a bağlı iş geliştirme pozisyonunu üstlenmeyi kabul etmişti. Hatta kendisine Almanya merkezden teklif edilen strateji ve vizyon geliştirme işini de iki kere reddetmişti. Ronald şampiyonumuzun ilk ayında Amerika’da tatildeydi. Kendi yokluğunda ilk intibak, yönetim ekibi ile tanışma ve ev bakma gibi süreçlerin çözülmesini uygun görmüş, bu konularla ilgilenmeyi yöneticisinin asistanının gözetiminde bir nevi Johan’a bırakmıştı. Johan ise kendisine bağlanacağı ümidiyle beklediği şampiyonumuzun Ronald’a bağlı olacağı gerçeğini sindiremezken onun ilk intibak sürecine eşlik etmek durumunda bırakılmıştı. Şampiyonumuz Johan’ın bazı hareketlerinin, girişimlerinin, söylemlerinin maksatlı olarak kendisini bastırmaya yönelik olmaya başladığını yavaş yavaş hissetmiş, Ronald‘ın asistanı Crissy’nin de Johan’ı göze batacak kadar desteklediğini ve aynı zamanda Johan’ın sağ kolu Helga’nın da en iyi arkadaşı olduğunu fark ermişti. Kendisine karşı üçlü bir ittifak oluştuğunu görmesi ikinci aynına girerken epey kesinlik kazanmıştı. Türkiye’deki akıl hocasının (mentor) söyledikleri aklına geldi: Avusturyalar iş hayatında oldukça politik davranabilir, dikkat edin, ilk aylarda beklentinizi düşük tutun. Gerçekten de durum bunu gösteriyordu. Bu meyanda şampiyonumuz Reese yani üst düzey iş ortağıyla samimiyeti arttırıyor, birlikte hem ev bakıyorlar hem de Viyana’nın keyifli mekanlarını dolaşıyorlardı.

Haas & Haas Viyana’nın göbeğinde envai çeşit çay ve çay saati servisleriyle efasane lezzetler sunan bir mekandı. Mekânın zarafetiyle de bu keyfi ikiye katlayan Reese ve şampiyon her buluşmada birbirlerine hayatlarını anlatmaya, aralarında oluşan sıcacık güven atmosferiyle daha derin paylaşımlar yapmaya başlamışlardı.

 

Bu şık beyaz porselen tabaklara özenle dizilmiş içi jambon peynir ve lezzetli soslar sürülerek hazırlanmış üçgen sandviçler ve üç katlı gümüş tepsilerin içine geri çevrilmeyecek çeşitlilikte yerleştirilmiş marmelatlısından, cevizlisine, çikolatalısından meyvelisine kurabiyeler mekânın dekoruna doğal birer aksesuar mahiyetinde eşlik ediyordu.

Masalar ve servis edilenlerin sadece damak tadına değil göze gönle de hitap ediyordu.

Şampiyonumuz Viyana çıkartmasının ilk etabını tamamlamış İstanbul’a bir haftalığına kısa memleket ziyaretine dönmek üzere hazırlanıyordu. Sonrasında hayatı ev tutma macerasına doğru otellerde geçireceği zamanlara açılacaktı…

Peki macera nasıl devam edecekti? Yurt dışı kariyeri hangi maceralarla nereye evrilecekti? Daha işin başındaydı…Uzun bir yol önünde seyahat hazırlıklarına daldı. Dönüşünde onu neler mi bekliyordu?

Bir sonraki yazımda buluşmaya bekliyorum…


YORUMLAR