DOLAR 34,271
EURO 37,3646
ALTIN 2916,142
BIST 8699,19
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Sabrın Sonu Huzur mu?

11.04.2021
A+
A-

 

“Ancak vakıf olduğun şeye sabredebilirsin.” Bu cümle ilk defa karşıma çıktığında sabretmek konusunda ciddi sıkışmışlık hissi ile doluydum. Henüz anlamına da tam vakıf olamadığımı derinde bir yerlerde bilsem de bir huzur hissi yaratmıştı kısa bir anda.

Aradan zaman geçtikçe sanki cümle kendini ifşa ediyordu. Hani nazlıca açan çiçekler gibi; önce çanak yapraklar yeşil haliyle oluşup da zamanla açarak taç yapraklara sahneyi bırakan. Taç yaprakların da zamanla kendi renklerini alıp, türünün devam etmesindeki başrol oyuncusu polenleri gün yüzüne çıkarması haftalar süren nazlı çiçekler. Çiçeğin kuru kabuklu bir tohumdan mis kokulu doğa tasarımı bir şahesere dönüşündeki her süreç belli ve çiçek bunu tohum halindeyken bile harfi harfine biliyor. Burada hatırda bulunulası olan sadece sürecin belirli ama koşulların belirsiz olduğudur. Belirsizliğin içinde belirli olanla açığa çıkan ve tohumun çiçekle sonlanan ama asla bir son olmayan bilakis çiçekten tohuma giden yolun başı olduğuna duyulan sonsuz güven.

O yüzdendir ki süreçler bellidir beli olmasına ama “Ne zaman?” sorusunun cevabı belli mi? O da belli. Öyle tarih saat isterseniz, veremez çünkü çanak yaprağın taç yaprağı gün yüzüne çıkarması için şartların oluşması, çiçeği meydana getirecek her bir parçanın görevlerinin tamamlanması, “tamamdır şimdi açabiliriz.” demeleri gerekir.

Kalbimde huzur yaratan cümleden çiçeğe, çiçekten tohuma, nereden nereye geldik. İşte bu cümle bende bir çiçeğin çiçek açması gibi açıldı, serpildi, büyüdü bu güne kadar. Açarken de kendi hızında kendi gündeminde açtı. AN’ı geldi birden çatladı tohum, an geldi uykuda geçti, an geldi yeşerdi, an geldi bu cümleler geldi bir araya. Çabasız çabayla…

Benim gibi canı tez bir insan evladının yeri geldiğinde çayın demlenmesine bile müsaade edemeyen tarafına kallavi bir mesajdı bu cümle.

“Mademki sabretmen uygun, o zaman önce anla sabrettiğin nedir ve sonra da neden sabrettiğini bir düşün?”

“Balkonundaki çiçeklerin açması için onlara bir şey yapabiliyor musun? Açıp da içini illa göreceğim o güzel taç yapraklarını ve içinde sakladığın kim bilir gözlerini kamaştıracak tasarımı hemen şimdi görmem lazım diye zorlayabiliyor musun? Zorlasan değişecek bir şey olacak mı?

Tüm sorulara cevap kocaman ve yürek dolusu bir “HAYIR” sence de uygun mu?

Neden kendi hayatında tüm işlerinin de, ilişkilerinin de, adımlarının da demlenme için zamana, koşullara ihtiyacı olduğunu anlamamak daha doğrusu kabul etmek sana zor geliyor dersin?

Çiçeklerden ilham almaya ne dersin?

  • Çiçeğin kendi sürecine teslimiyeti, tohumundaki bilgiye teslimiyeti; tohumla başlayan yolculuğunun çiçekle ve yeni tohumlara dönüşümle sonlanacağını tam bilme hali.
  • Çiçeğinin açması için ihtiyaç duyduğu koşullarla yani havayla, suyla, güneşle, toprakla uyum içindeliği. Sıcak olduğunda hadi çabuk serin olsun ferahlayayım telaşına mahal vermeyişi.
  • Doğadaki görevine, kendi geleceğine ve türünün geleceğine en uygun hale dönüşme gücü karşılaştığı tüm koşullara karşı istisnasız bir şekilde kullanışı. Aslen içindeki güç olma hali.

Gelelim insana…

Ne bellidir kendi süreciyle ilgili insanın, ne belirsizdir? Bildiği onca şey arasından bilmediği tek şeye takılıp kalan insan neyin peşindedir? Mutluluk ya da huzur değil olsa gerek peşinde olduğu… Bildikleriyle sürece teslim, koşullara hazırlıklı olmayı seçerdi huzur isteseydi bence. Sabredeceği şeyin sadece kendi bildiklerine vakıf olmak olduğunu bilse rahatlar mıydı sizce? Hani beklediği sonun yeni bir başlangıç olduğuna vakıf olsa sonların peşinde koşmak yerine süreçle gelen sonlarla uyumlu olsa mutlu olur muydu?

Birçok soruyla bırakıyorum cümlelerimi, herkesin kendi çiçek açma zamanı var çünkü… Cevaplar da öyle yazılı, sıralı metin halde gelmiyor çoğu zaman. Soruları sorup cevabın doğru an’da geleceğine vakıf olana cevaplar bir yağmur damlasında bile ulaşıyor . Yeter ki o damla geldiğinde bizim tam da beklediğimiz cevabı getireceğine inancımız, yani yaratılıştan bildiklerimize inancımız tam olsun.

Çabasız çabayla vakıf olduğunuz sabırlı günleriniz güzelliklere vesile olsun.

Şermin Çetin

Duygusal Zeka Koçu ve Regresyon Danışmanı

www.sermincetin.com.tr

 


YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.