DOLAR 32,3659
EURO 34,9561
ALTIN 2325,571
BIST 9079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

İnsanlar yanlış yapmaktan değil, doğruyu yapmaktan korkuyor

İnsanlar yanlış yapmaktan değil, doğruyu yapmaktan korkuyor

Bu durum ekseriyetle iş ortamında dikkatimi çekmeye başladı. İnsanlar yanlış yapmaktan değil de doğruyu yapmaktan korkuyorlar. Bu sadece Türkiye’ye özgü değil, dünyanın her yerinde durum aynı. İş yaşamının “olma hali” ile ilgili bir şey. İş yaşamının olma hali, “pratik” çözümler bulmak, “hızlıca” aksiyona geçmek, “hedeflere” ulaşmak adına doğru olanı yapmaktan korkar oldu. Özellikle de insan kaynaklarının yönetiminde sorun ciddi boyutlarda. Az sonra aşağıdaki satırlarda meramımı daha iyi anlayacaksınız.

Sürdürülebilirliklerini sadece kar ederek değil de “doğru olanı” yaparak devam ettirebileceklerinin idrakında olan, öngörülü firmalar süratle misyonlarını ve vizyonlarını değiştirmeye başladılar. Bu değişim son beş yıldır iyice belirginleşti. Misyonlarını sadece “kar etmek” diye tanımlamayı bıraktılar ve bunun bir adım ötesine geçtiler. Elde edecekleri kar ile içinde bulundukları topluma ve dünyaya nasıl katkı sağlayacaklarını tanımlamaya başladılar. Yani varlık sebeplerini irdelemeye başladılar. Doğaya ve doğal kaynaklara verdikleri zararın önüne geçmek için sıfır karbon uygulamasına geçen birçok firma var. Bu firmalar bir sonraki aşamada işletmelerindeki su sarfiyatını/israfını sıfırlamayı planlamaya başladılar. Bunlar için ciddi yatırımlar yapıldı ve yapılmakta.

Ancak bir konu var ki hala firmalar bu konuda herhangi bir değişim yaratamadılar. Hatta bu konu pandemi süresince iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı. Bu konu pek karbona veya suya da benzemiyor. Daha hassas. O da bünyelerindeki insan kaynaklarını yönetme (veya yönetememe) durumları…

2017 yılında İsviçre’de yapılan bir araştırma, her gün 1 milyon kişinin iş yerinde mobbing’e uğradığını rapor etmiş. Şok edici bir rakam değil mi? Bu rakam pandemiden önceki rakam. ABD’de geçen ay yayınlanan bir araştırma ise 2020 yılında 70 milyon Amerikalının pandemiden dolayı evden çalışmak durumunda kaldıkları için mobbing’e maruz kaldıklarını raporlamış…

Geçenlerde kadınların iş dünyasında neden öne çıkmadıkları/çıkamadıklarıyla ilgili bir yazı yazmıştım. Burada demiştim ki, bu mesele kadınlardan kaynaklı değil, iş dünyasının “olma hali”nden kaynaklı bir mesele. Ve bu mesele sadece kadınların meselesi değil, tüm insanlığın meselesi.

Bu görüşüm, yukarıdaki araştırmaların, özellikle pandemi döneminde zirve yapan mobbing ile ilgili rakamlarını görünce iyice kuvvetlendi.

Kurumlar prosedürlerini, süreçlerini, karlarını, sistemlerini vs kurmakta ve yönetmekte ustalaştılar. Ancak bünyelerindeki insanlarına yaptıkları yanlışları düzeltmedikçe diğer tüm doğrular uçup gidiyor.

İnsana yapılan bir yanlış, yapılan tüm doğruları götürüyor.

“İşi doğru yapana yönetici, doğru işi yapana lider denir.” Warner Bennis

Sağlıcakla,


YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.