DOLAR 32,3796
EURO 35,0417
ALTIN 2325,618
BIST 9079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Öfke bizi yerse aspen çiçeği

22.01.2017
A+
A-

Öfke Bizi Yerse

Hiç durmadan saldırıyoruz, birbirimize, etrafımızda ki her şeye. Her şeyi üzerimize almak gibi bir ruh halimiz var sanki. İzafi dünyanın değerlerine öyle sıkı sıkıya yapışmışız ki bizi yok eden metropollerin içinden bile çıkıp özgür bir yaşam biçimi kuramıyoruz.

Her yıl Mektephan’a dağlara misafirlerimiz geliyor, herkes başka,herkes özel bir titreşimde. Herkes doğanın içinde ki yaşama ağzının suyu akarcasına bakıyor da,her nedense,kimse cesaret edip başlatamıyor hayatını buralarda. Ne kadar şanslısınız denildiğinde nazikçe, siz de şanslısınız ama belki fırsat vermiyorsunuzdur, olur mu hiç öyle şey, diyorum ve gülümsüyorum. Bazılarımızın karar alma mekanizmaları zayıftır, önemli konularda karar almak onlar için deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Başkalarına sürekli fikirlerini soran bir hale gelmek, zihin karışıklığının ve sağduyu eksikliğinin göstergesidir der, Dr.Edward Bach.

“Öyle insanlarla tanıştım ki,en ufak en basit konularda bile karar alma mekanizmalarını kullanamıyorlar. Onların yaşamlarında hep bir destek, hep bir akıl verici birileri olmak zorunda. Zorunda kalmayı kendine yaşatmak, korkunç bir şey olsa gerek. Ya hayati konular, onlara ne olacak?”

 

E.Bach-Londra 1933

Kararlılık ve cesaret bizim üçüncü çakra alanımızın en öz duyusudur. Bu Çakra alanında sorun varsa, kişi kararsızlıkları yüzünden yaşadıklarını bir zaman sonra, kader olarak niteler. Çaresizlik duygusu, beraberinde korkular sinsilesini taşır. Ardından yaşanan Ümitsizlik yaşamın her alanına taşınır. Hayal kırıklıkları başlar ve yenilikçi adımlardan geri kaçılınır.3.Çakra duygusal konularda olumsuzluklar yaşarsa, güven duygusunu kaybedebilir. Bu Kalp çakrasına sirayet edecektir. Yavaş yavaş bozulan ahenk yerini kaygı ve endişelere bırakır. Geçmiş de yaşanan duygusal olaylar bir set kurar, her yeni eskisi gibi olacak sanılır. Gece gündüz kafa kurcalayan sorular sorulup durulur. Yargılama kuvvetlenir. Uykusuz geceler, baş ağrıları, mide problemleri, karaciğere kadar uzayıp gidebilir. Kızgınlık ve öfke başkalarına, olaylara ya da durumlara yüklenir. Canlılık ve neşe solmaya başlar,yerini derin düşüncelere bırakır.

 

Benzer, benzeri ile çalışır felsefesinden yola çıkılarak, homeopatik çiçek kürleri oluşturan Bach,kararlık ve cesaret mekanizması için; Yaban Yulafı Çiçeği ve Yumak otu çiçeğinin titreşimlerinin,bizi dengelediğini ve kararlılık duygusunun tatmin verici ritme getirdiğini söyler. Bu duygu henüz kronikleşmemiş ise,yani öfke ve kızgınlık derecesine,başkalarını ve kaderi suçlama eğilimine girmemişse,gelecek ile ilgili planlarımız belirsizleşmemiş ise her şey yolunda demektir der E.Bach.

“Öfke kutsal olan her değeri küçük görür.” Huna Şamanlarına ait güzel bir söz. Onlar sevginin şefkat dolu elleri ile kutsal olan ruha sevgi yumakları sarar. Hepimizin içinde var olan sevgi, koşulsuz olana dönmeyi başarabilirse, şifa çalışır. Yüksek enerji akışında ki Sevgi titreşimleri koşulsuz benzer bir titreşimle buluşur buluşmaz, şifalanır. Şİfalanma sevgi dolu bir süreçtir, içinde konuşan bir zihin ve güvensizlik barındırmaz. En az Pembe kadar masum bir sevgi taşır titreşimlerinde, o çalışmaya başladığı an, ışığın yayıldığı andır. Öfke, nefret gibi tüm gölge duygular, korkular ile dolup taşan bir frekansa ulaşırlar, kalp çakrası etkilenmeye başlamıştır artık. Nefes alamama problemleri baş gösterir. Kimse dokunsun istemeyiz yüreğimize. İçe dönüklük kutsal mabet gibi saklar bizi evimizde. Eleştiriye tahammülsüzlük tavan yapar. Artık Öfkeyi önce kontrol altına almak sonra da onu 3.çakranın enerjisinden söküp atmak. Geçici bir çözümle değil kökten yok etmeye, yenilemeye dayalı. Beden,zihin ve ruhun bir arada,denge ve uyum içinde çalışmasını başarmak ,blokaja uğramış alanı açmak yeniden,tüm bunları hepimiz yapabilecek beceride donanımlara sahibiz aslında,sadece farkındalığımızı yenidir fark ediyoruz. Bir ruhumuz olduğunu çektiğimiz acıların dünyevi boyutunda neler yaşandığını sınavlıyoruz belki de. Öfkelerimiz kalabalıklar gibi arttıkça, pusularda bekler oldukça sevgisizliğe mahkûm kalırız.
Tükettiğimiz ilaçlarla Avrupa listelerinin baş sıralarına yerleşirken, hala birbirimize vicdan soruları sorarken bizlerin iyi olmasını kim bekleyebilir ki, yine bizler. Aydınlanma çağının yarı aydınlanmış kafalarını artık tereddütsüz doğaya teslim etme zamanı geldi. Bir gün herkes Özüne dönecek, özünde ki ışığın rengini fark edecek yetilere gelecek. Enerji enerji diye haykırılan bu sözlere mutlak birileri kulak verecek. Tonlarca parayı, tonlarca ilaçlara, aletlere yatırdığımız bu günler yerini Pozitif enerjiyi doğru kullanabilmenin ve üretebilmenin anahtarlarını bir kez daha kazandıran günleri getirecek.

 

Önce kararlı olmak lazım sonra yüreğimize inanç ve güven dolar. Aspen çiçeği nazik bir dokunuşla korkularınızı ve endişelerinizi süpürmeye başlar. Nazik ve hassas titreşimleri ile derin nefesler alarak içimizde akar. İki damla yulaf çiçeği özü buluştu mu suyun gücü ile içerilerde, sabaha kadar denge için parıldar. Yaban püskülünün çiçekleri öfke yumağına dalar, sakince benzer, benzeri ile karşılaşır içerilerde. Onu sadece koklamak yetmez, ferahlığını ve genişliğini de hissetmek lazımdır. Ondan şifalanmak için koşulsuzluk kapılarını açmak ve titreşime teslim olmaktır.

Öfkenin bizleri yememesi dileğimle, şifa olsun…


YORUMLAR

Solve : *
39 ⁄ 13 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.