DOLAR 32,339
EURO 35,1163
ALTIN 2238,167
BIST 8767,45
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Selin Kılıç röportajı: Mehmet Sindel ile soru cevap

MEHMET SİNDEL

Film Anlatıcısı        @sindel_memet

SORU 1 – MEHMET SİNDEL’ in yolculuğu nasıl başladı, kişisel hedeflerinizin neresindesiniz?

Bu yolculuk dediğimiz şey, kahramanın sonsuz yolculuğunda olduğu gibi döngüsel bir şey, hiç bir zaman bitmiyor. 50 yaşındayım şu anda, hayatımda değişik yollardan gittim. İş tarafına bakarsak üniversiteyi bitirdikten sonra çalışma hayatına başladım, 27 yıl kurumsal hayatın içindeydim. Bir çok yerli ve uluslararası kuruluşla çalıştım.

 

Önemli bir bölümünde yönetici ve tepe yönetici pozisyonlarında bulundum. Otomotivden tutun hızlı tüketim ürünlerine, üniversite yönetmekten tutun şans oyunlarına kadar değişik sektörlerde çalıştım. 10 küsur yıl bankacılık yaptım. Kurumsal hayatın içerisindeyken bu bizim işimiz. Ama bizim hobilerimiz, tutkularımız var. Bunlar her zaman için oldu. Bunların içerisinde önemli yer tutanlardan bir tanesi sinemaydı , çocukluğumdan beri tutkuyla bağlı olduğum. Giderek bu işe biraz daha fazla emek ve zaman ayırmaya , yazmaya çizmeye başlamıştım, dergilerde yazıyordum.

Yaklaşık 2 yıl önce kurumsal hayatın dışına çıktığımda bir çok şey yapmaya başladım. Bazıları iş yaşamı ile ilgiliydi, danışmanlık vermek gibi. Bir taraftan da sinemayla daha çok vakit ayırarak ilgilenmeye başladım. Üniversitede şu anda sinema dersi veriyorum. Dışarıda film okuma atölyeleri düzenliyorum, author sineması ile ilgili atölyeler düzenliyorum. Bunu hem bireysel tarafta, hem kurumlarla işbirliği halinde çalışan memnuniyeti insiyatifi çerçevesinde yapıyorum. Öğrenmeye devam ediyorum aslında.

Harvard’ta bir analiz yapmışlar , insanı ne mutlu eder diye, iki tane şey bulmuşlar: Bir tanesi insanlara yardım edebilmek, ikincisi bir şeyler öğrenmek. Sürekli bir şeyler öğrenmeye gayret ediyorum, çalışıyorum. Bana en büyük zevki veren bu.

Bu yüzden, bugünden sonraki hayatımın yolunun başındayım.

SORU 2 –  Çok uluslu firmalarda uzun yıllar üst düzey yönetici olarak çalışmalarınızı, akademisyen kimliğinizi ve bir çok insana bambaşka bakış açısı kazandıran film okumalarını düşündüğümüzde size en heyecan veren deneyiminizi sorsam , aklınıza ne gelir ?

Başarı güzel ve egoyu okşayan bir şey. Fakat geriye dönüp ne ile hatırlanmak istiyorum diye baktığımda, 3.sırada aldığım bir bankanın business ını 6 ay sonra (ki gerçekten hayaldi) 1.yapmış olmak başarıdır. Ama bunlarla hatırlanmak bana çok cazip gelmiyor. Beni şu anda en çok tatmin eden (on yıl sonra neyin tatmin edeceğini bilmiyorum) iki örnek vereyim. ‘Sinemayla olan tüm ilişkimi değiştirdiniz, bunun için teşekkür ederim.’ diyen dostların cümleleri ve film okumalarına katılan bir üniversite öğrencisi kardeşimin ‘psikoloji okurken , sayenizde  sinemayı 2. dal olarak okumaya karar verdim.’ demesi. Çocuklarımla birlikte aynı filmi analiz etmenin zevki, insanların hayatında sanatı sinemayı biraz daha sevdirmiş olmam, ders verdiğim öğrencilerimin yıl sonunda bana yazmış oldukları çok güzel ve sevgi dolu cümleler. Beni esas mutlu eden bunlar , göçüp gittiğimde bunlarla hatırlanmayı tercih ederim. Yoksa bir şirketin karını 100 den 200 e çıkarmış olmakla gurur duymuyorum, başarılı olduğum yerlerden biridir, ama bana şu anda heyecan vermiyor. Bol miktarda yaptım, nasıl yapılacağını da biliyorum. Nankör değilim , iyi ki de yapmışım, bunca yıl geçimimi onlarla sağladım. Ama bana zevk ve tatmin veren şey başka şeylerdir artık.

SORU 3 –  Öğretim Görevlisi olmanızın yanı sıra Danışman, Konuşmacı, Film Analisti, Hikaye Anlatıcısı Strateji Tasarımcısı ünvanlarını taşıyorsunuz. Sizin çalışmalarınıza katılanlar aynı zamanda felsefi bir yolculuk yaptıklarını söylüyorlar, bunun sırrı nedir?

Bir kaç tane şey var, klişeler beki ama bazen klişeler doğrudur. Bir tanesi bu işi anormal seviyorum. Büyük bir aşk ve tutkuyla seviyorum. Hakikaten bir film üzerinde çalışırken bir şeylerin farkına vardığımda ve keşfettiğimde müthiş bir haz duygusu hissediyorum. Bu başlı başına bir motivasyon. Bu yüzden çok çalışıyorum, bir film üzerinde bir ay çalışıyorum. Defalarca izliyorum , sayısız kaynak okuyorum, Türkçe ve İngilizce. Dönüp tekrar bakıyorum. Sonra çok yetkin, çok entellektüel gruplara anlatıyorum, felsefeciler, sanatçılar, psikanalistler… Ben oranın lideri olarak 4-5 saat anlatıyorum, üzerine 2-3 saat tartışıyoruz ve ben onlardan çok şey öğreniyorum. Kendimi bu yüzden çok ayrıcalıklı hissediyorum. Katılımcılar inanılmaz destek oluyor, duyguyla, katkıyla destek oluyorlar. Bu işi tek başıma yapmıyorum. Bir kere bir filmi 5 saat susmadan anlattım ama dinleyen olduğunda anlatan var. Güzel olan şu , ‘ilgi 20 dakikaya indi’ diye bir şey yok. Gerçekten dolu dolu , iyi hazırlanılmış, iyi düşünülmüş, iyi hissedilmiş , yoğun bir şeyi insanlar 4 saat, 5 saat, 7 saat yerinden kalkmadan kafaları verip, işin sosyolojisini, psikolojisini , mitolojisini, felsefesini , sinema diliyle kurulan anlamı, kurguyu, müziği, resmi, her şeyi konuşuyoruz.. Ve bittikten sonra o kadar büyük bir zevk almış oluyoruz ki, sadece anlatan olarak değil dinleyenlerde , 1-2 saat uyuyamayıp whatsapp tan tartışmalara da devam ediyoruz. Bunu yaşamak müthiş bir keyif benim için.

SORU 4 –   Film okumalarını online platforma taşıdınız. Filmlerin gala ve son okuma seremonilerinin ruhunu yaşatıyorsunuz. 6-7 saat süren okumaların enerji kaynağı nedir? Sırada başka hangi projeler var?

Evet öyle oldu. Ben bu paylaşımlara 1.5 yıl önce başladım. O zamanlar hayat normaldi, değişik mekanlarda 15-20-30-35 kişi buluşuyor, orada filmleri konuşuyor, yüzyüze gözgöze bakıyorduk, beraber gülüyor beraber heyecanlanıyorduk. Tabii işin başka bir güzel boyutuydu. Covid çıktıktan sonra bu işi teknolojik tarafa taşıyalım dedik. Orada aynı odada olmanın güzelliği , doğallığı olmasa da neredeyse onu yakaladık. Üstelik her şerde bir hayır vardır, eskiden işinden gücünden çıkıp sadece  o mekana gelebilmiş dostlarla beraberdik. Şimdi Kanada, Dubai, Kuzey Kıbrıs, Adana, İzmir , Ankara demeden, memleketin ve dünyanın köşe bucağından değişik saat dilimlerinden herkesle biraraya geliyoruz. Dediğim gibi bizim bağımız, grubumuz daha da genişledi ve her gün genişliyor. O yüzden bu işi teknoloji tarafına taşıdık. İyi olan 2 ay öncesine kadar teknoloji özürlü bir adamdım, şimdi Zoom vs her şeyi öğrendik, çatır çatır oradan yapıyoruz. Zor oyunu bozarmış, buradan da bir şey öğrendik.

Enerjiyi nereden buluyorum, muhtaç olduğum kudret zihnimizdeki sanat ve anlama açlığıdır. Öğrenmektir, anlamaktır, tartışmaktır. Buradan geliyor. Bazen arkadaşlar da soruyor, hakikaten bu enerjiyi nereden buluyorsun , hayatta bundan daha güzel ne ile yorulabilirim ki diyorum. Arka arkaya 8 gün, gündüz çalıştığım başka işlerin üzerine, 6 saat sandalyeden kalkmadan film anlatmışlığım, tartışmışlığım var. Bundan güzel başka yorgunluk ne olabilir?

 

SORU 5 –  Teknolojik gelişmelerin doğrultusunda bugün içinde bulunduğumuz dünya hakkında yorumlarınız ve gelecek için öngörüleriniz nelerdir ?

Dünya hakkında şunu düşünüyorum, dünyanın gittiği yeri bilemeyiz. Biz böyle istersen yaparsıncı, rekabetçi , neoliberal güdülenmiş varlıklar değiliz. Biz dayanışmacı karakterleriz, birbirimize ihtiyacımız var. Birey olmaktan çok kendi içerisinde insan olabilmiş ama beraber olabilmiş. Dayanışan bireyler, dayanışan insanlar olmaya kendi irademizi başka bir iradenin parçası yapıp oraya feda etmekten değil bunun tam tersinden bahsediyorum. Ben, ben olarak kalabilmeli , diğer kendisi olmuş bireylerle biz olmalıyız.

Başımıza ne gelirse gelsin ben çıkışı burada buluyorum.

 

SORU 6 – Son olarak, kendini geliştirmek isteyen takipçilerimiz için önerilerinizi sormak isterim…

Beni dinlemek isteyen herkes buyursun gelsin. Instagram hesabım @sindel_memet  ve cep telefonum orada. Herkes başımın üzerinde. Beni dinlemek isteyen herkese anlatırım. Okumaktan ve çalışmaktan başka yolu yok. Paylaşmaktan başka yolu yok, bu işin kitabı da yok. Dogması da yok, bende yok en azından. Bu budur , benim dediğim doğrudura inanan bir insan değilim. Benim kurduğum bütün cümleler bence parantezi içindedir. Tabii ki sinema dilinin belli kuralları var, kamera açılarının şunların bunların. Bu işin bir el kitabı yok, bir dogması yok.

 

Dogmaya dönüştürmüş herkesten uzak durmanızı öneririm. Anlam sadece bağlamda kurulur, buna çok inanıyorum. Ezbercilikle hiç bir şey olmaz. Bakmak, daha derin bakmak, anlamaya çalışarak bakmak, tartışmak, kendi fikrinden vazgeçebilmek , bilmediğini öğrenebilmek, bu çok önemli. Hepimiz bildiğimiz şeyi öğreniyoruz, hep aynı şeyi öğrenmeye çalışıyoruz. Hep kendi bildiğimizi zannettiğimiz şeyi duymak istiyoruz. Bunları öneririm.

 

SELİN KILIÇ 13/08/2020


YORUMLAR

Solve : *
11 + 12 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.