Kadın, kadının düşmanıdır

Düşündüğünüz gibi bir Kadınlar Günü konuşması yapmayacağım. Sürekli kadınlık organına  hakaret eden, anam avradım olsun diye and içen erkekler mi, yoksa kadın mı düşmandır kadına?
Oğluna bakire arayan da kadındır.

Bugün sürekli Kadının anasına avradına küfredenler, Kadınlar günü kutluyor. Bugün Kadına sürekli hakaret eden kadınlar da bu günü kutluyor. Bu kadınlar, oğul anaları, kayınvalideler, ikinci kadın olmayı tercih edenler…. Bu liste uzar gider.

Kadının göğsü erkeklere göre daha yumuşak ve dolgundur. Bu söz bile hala en medeni ortamda bile seksist bir yaklaşım olarak düşünülmektedir.

Mahallede top oynamak isterken, ama bunun nedenini kendin bile bilmezken; bisikletten düşüp dizlerini kanattığında anneannenin “bisiklet tepelerinde ne işin var senin oh olsun erkek Fatma” dediğinde farkettirmeden başlar kadın olmak, bu topraklarda. Yedi yaşındaki bedenine inat bilge aklın kavramıştır terazinin erkeklerden yana bastığını, erkek olmak daha avantajlıdır ama sen el kadar şaşkın, kafası karışık bir kadınsındır. İlkokulda saygınlık kazanmanın yolunu erkeklerin ettiği küfürlere, küfür ederek karşılık vermek olduğunu düşünürsün.

Sonra bu coğrafyada olgunlaşıp, hamdım piştim oldum ama dibim tuttu diyene dek, avaz avaz bağırsan da yüreğinin üzerine balina oturmuş hissiyle, kibar tacizlere, arsız tekliflerine karşılık bulmayınca hakaretlere raket gibi çarpa çarpa karşılık verip,yaşar durursun.

Ben de dahil bir çok kadın bu duruma maruz kalmıştır. Hayat çoğu zaman amuda kalkmış gibi hissettirir. Kendini, başka bir evrenden aşağıyı izler bulursun. Söylenenin mi, düşündüğünün mü doğru olduğuna karar verirken kendine şaşar kalırsın.

Kendi cinsi tarafından sırtından vurulandır KADIN.

Oğluna bakire arayan kadındır. Oğluna dul istemeyen kadındır. Erkek çocuk doğurduğu için kendini diğer kadınlara göre üstün sayan kadındır. İnsan olur kendileri.. Hisleri vardır, kırılır, ağlar, sever, güler. Cinsiyetçilik çoğunlukla kadınları etkilemektedir. Kalıplaşmış cinsiyet rollerine uymadıklarında erkekleri ve erkek çocukları da etkileyebilmektedir.
Acıdığım bu insanlar değil, bu insanların da kadın olmalarıydı. Bize rol biçmeye çalışan, yargılayan, her hareketimizi yorumlayıp yaftalayan, bizim hayatımızda söz sahibi olduğunu zannedenler de kadın.
Gelelim sürekli kadının vajinasına hakaret eden, şimdilerde sosyal medyada iki harfle ifade edilen hepimizin bildiği bu küfür, bugün sevgiyle Anne, eş, sevgili dediğiniz, gelecekte anne olacaklara, ya da hali hazıra bir kadını, sevgilisi olan, kendini adam sayanların dillerinin pelesenkidir. Buna cevaben “Erkek olmak sürekli vajinamıza söz söylemek midir? Dünyanın en güzel eylemidir Kadını sevmek.
Farkındalığı yüksek bir adam için, bir kadını sevebilmek, ona güvenebilmek o kadar mucizevi bir hadise ki ,bir öpücüğün bir biradan daha ucuza gittiği bu çağda, kalbini verebileceğin, verdiğinde sırtını nereye nasıl yasladığını düşünmeyeceğin bir kadın bulmak o kadar değerli ki… Unutma, erkeği de kadını da doğurup, yoğuran, adam gibi erkek yapan da KADINDIR’dır.

Anne olmak bir şans ve lütuftur. Önce erkek, kız ayırt etmeden insan yetiştiren kadın olmak, sonra da KADIN olarak kendini saydırmak, sevdirmek.

Oğlunuzu SEN NE CANLAR YAKACAKSIN sözüyle büyütmeyin. Önce KADIN olun.

Hoşlantı ve Sevmek
Bir çiçekten hoşlanırsan ;onu koparır koklarsın ama; bir çiçeği seversen; onu her gün sularsın.

Dün yine Samsun’a bir kadın tekme tokat dövüldü. Kimse dövülüp ortada bırakılıncaya kadar müdehale etmedi. Video çekti. Videoyu çeken erkek, “kapıyı kilitle” diyordu. Evdeki eşyaları adama fırlatmayı bile akıl edemedi çünkü video çekiyordu. Minik kız çocuğu “annemmm” diye haykırıyordu.

Erkek anaları oğullarınıza SANA BU KIZI ALAYIM MI? diyerek büyütmekten vazgeçin. En okumuşu, en asilim diyeni bile bunu yaparsa, şiddet, şiddetini şiddetle artıracaktır.

Dünya Kadınlar Günü diye dayatılan bir günlük hikayenin bile ne olduğunu bilmeden soluk alanlara da karşıyım. Kadın olmak bir güne sığmaz. #kadınaşiddetehayır