DOLAR 32,5466
EURO 34,8867
ALTIN 2440,812
BIST 9716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Hipnotik konuşma nedir?

09.01.2022
A+
A-

Merhaba Sevgili Dostlar;

Bilenler bilir, eğer bir yazıya başlıyorsam veya bir videoda size merhaba diyorsam, Hicran Arıkan’dan kucak dolusu sevgi ve muhabbetlerimle, diyerek başlıyorum her zaman…

Ezber bir kalıp değil, en içten temennim aslında… Dünyanın temelini oluşturan iki önemli kavramın, sevgi ve muhabbetin çoğalması için söylüyorum.

Kim bilir, belki de sadece kendime hatırlatıyorumdur…

Sevginin ve muhabbetin, insanların tüm sivri köşelerini törpüleyeceğine inandığımdandır bu ısrarım…

Bir düşünsenize sevgi olmasaydı ne yapardık? Veya muhabbet edemeseydik nasıl olurdu?

Bu soruların cevabı zihnime düştüğü andan itibaren, derin bir farkındalıkla sarsılıp, çok şükür ki sevebiliyoruz ve çok şükür ki muhabbet edebiliyoruz diyorum. Bunu düşündüğüm her seferde, soğuk bir su etkisi ile şükür yaşıyorum.

Bir şeye sahipken yapılan şükür, kaybedip bulduktan sonraki şükürden daha kıymetlidir ve kaybetmenin önündeki tek muhafızımızdır bu şükür halimiz…

Bu aralar, anlam kayması yaşayan bazı kelimelerin doğru anlamlarını hatırlayıp, zihnimde yeniden mana bulması için kendi içimde başlattığım bir şükür kampanyadayım efendim… Bugün ise muhabbet kelimesinin derinliklerine daldım…

Bence ve genel açıklamalara göre muhabbet; Sevginin coşkulu şekli ile aşkla ifade edilmesi, sevgi, sevme, sohbet, ruhun kendisinden lezzet duyduğu şeye meyletmesi demek.

Öyleyse bu açıklamadan sonra, muhabbet etmeyi sıradan bir konuşma veya geyik muhabbetine indirgemek, kelimenin manasına büyük haksızlık olabilir.

İnsanların birbirinden farklı yönleri vardır. Farklı siyasi görüşlere sahip olabilirler, inançları farklı olabilir, farklı kültürlerde yetişmiş olabilirler ama bazı konularda ortak bir payda yakalayabiliyorlarsa, bu insanlar mutlaka anlaşır.

Ortak payda değeri ne kadar büyükse, ilişki o kadar basit(kolay) bir iletişim haline dönüşür. Tıpkı paydası büyük, payı küçük kesirlerin, basit kesir olması gibi…

İnsanların anlaştıkları konular her ne ise, o konularda birbirlerine muhabbet besleyip derin sohbetler yapabilirler.

Yapılan bu sohbetlerin taraflarda bıraktığı lezzet sayesinde, birbirlerinin kusurlarını daha az görürler ve artık farklı görüşte oldukları konularda bile, daha başarılı empati kurabilirler. Bu durumda, derin sohbet edebilen insanların, empati yeteneği de derinleşmiştir diyebiliriz.

Çünkü derin sohbet sırasında birbirlerinin sözünü kesmek yerine, birbirlerinden öğrenebileceklerine odaklanırlar. Her iki tarafta sırayla, hem verici hem de alıcı durumdadır.

Derin sohbetin yapılabilmesi için, kişilerin konu hakkında genel geçer bilgilerin dışında daha kapsamlı bilgiye sahip olmaları gerekir. Ne kadar çok bilgi varsa, sohbet o kadar boyut, yani derinlik ve lezzet kazanır.
Yüzeysel bir iletişimin bağları yüzeyde, derin bir iletişimin bağları ise derinlerdedir. Bu durumda da, kalıcı dostluğun neden derinlik isteğini, daha iyi anlıyoruz değil mi?

Derin sohbet sırasında, iki insanın kalpleri arasında enerji transferi gerçekleşirken, güçlü muhabbet bağları kurulur ve pek tabi empati kendiliğinden gelişir. Kalpten kalbe olan bu enerji transferi sayesinde, iki kalp her zaman birbirine dönüktür ve dosttur. Derin sohbet anında, dünya dursa umurunuzda olmaz ne yediğinizin ne içtiğinizin ne de nerede olduğunuzun önemi vardır. Bu durum size, beynin muazzam bir yeteneği olan, akışa geçme halini kolay bir şekilde deneyimletebilir.

Adına akış dediğimiz bu deneyim, üst düzey bir psikolojidir. Akış halinde olan kişi, onay ve karşılık beklentisinde değildir. Asıl kazanç akış deneyiminin kendisidir. Başarı ise onun yan ürünüdür. Akış halinde iken, beyin maksimum performansa çıkar. Duygusal ve analitik zekâ aynı anda devrededir. Zaman ve mekân kavramlarının anlam yitirdiği bir deneyimdir. Benliklerin sustuğu, yüksek bir bilinç halidir akış hali…

Şimdi sizden, dostlarınızla derin sohbeti yakaladığınız anlarınızı düşünmenizi istesem, nasıl bir lezzet, coşku ve aşk vardır orada? Hatırlayabilir misiniz?
Karşılıklı bilgi transferi yapabildiğiniz bir muhabbetin lezzetini yakaladığınız insanlar ile iletişimde misiniz?

Eğer derin sohbet edemiyorsanız, o zaman donanımınızı artırmanız gerekiyor olabilir. O halde ilgi alanlarınızı, sizi heyecanlandıran konuları yeniden gözden geçirebilirsiniz. Empati yeteneğinizi geliştirmeye çalışmak da işin bir diğer boyutudur.

Çocukluk zamanlarınız bunun için en doğru referans noktanızdır. Çocukluğunuzu düşünün, mutlaka en saf duygularınızla, bildiğiniz konuları arkadaşlarınıza heyecanla anlatırken, muhabbet bağları kurmuşsunuzdur.

Çünkü çocuklarda, negatif duygular henüz yoktur. Çocuklar konuşurken çıkar gözetmezler, oradaki amaç paylaşmaktır. Paylaştıkça keyif alır çocuklar. Ama büyüdükçe, negatif duygular üretilebiliriz. Eleştirmeyi öğreniriz, çekingen kalabiliriz, art niyet ararız, paylaşmayı unuturuz, kıskançlık baş gösterebilir, egosantrik olabiliriz…

Şimdi, bu yazdıklarım arasında gözlerinizi gezdirirken, bir yandan da muhabbet etmek, neden bu kadar önemli diyen bir tarafınız da var olabilir… Aranızdan, sonuç odaklı beyin yapısı aktif olanların, bunu sorduğunu düşünebiliyorum…

Cevap vereyim efendim, Maksat muhabbet etmek, sonuç tekâmül etmek…

Hani çoğunuzun bildiği meşhur sözü hatırlayalım… Küçük insanlar KİŞİLERİ, ortalama insanlar OLAYLARI, büyük insanlar ise FİKİRLERİ konuşur…
Muhabbetin tanımında ruhun, kendisinden lezzet duyduğu şeye meyletmesi demiştik.
Öyle ise ben neye meylediyorsam, ruhum oradadır…

Eğer ben, kişileri veya olayları konuşmaya meylettiysem, o zaman küçük veya orta seviye bir insan olurum.
Ama ruhumla fikirleri konuşuyor olabilirsem, muhabbeti, olgunlaşmak (tekâmül etmek) için bir katalizör olarak kullanabilirim… İnsan 20 yıl kütüphaneden çıkmasa, belki de dostlarla fikirleri konuşurken elde ettiği açılımları elde edemeyebilir.

Her zaman söylerim, bilgiyi edindikten sonra, onu reaksiyona sokmak gerekir. Bir an evvel sahaya çıkmak, paylaşmak/uygulamak gerekir. Binlerce kitap okusak, yıllarca dünyayı gezsek, paylaşacak, üstüne açılımlar yaşatacak dostlar ve muhabbetleri yoksa, bilgisayarda üzerine tıklanmamış bir klasörden, farkı olmaz insanın….

Bu yüzden fikirleriniz konusunda muhabbet edebilecek dostlarınız varsa, siz dünyanın en hızlı tekâmül yolcusu olabilirsiniz…

Muhabbet etmek, sadece konuşmak değildir bana göre…. Muhabbet etmek, belki de önce dinlemeyi öğrenmektir… Konuşma gereği duymadan, sessizce bir sonraki anlatılacakları heyecanla beklediğiniz konuşmaların içinde oldunuz mu hiç? Size ilham verecek fikirleri, yıldız gibi etrafa saçan insanları dinlediniz mi?

Evet, bu bir doğal yetenektir… Ancak hepimiz konuşabildiğimize göre hepimizde bu potansiyel vardır…

İyi konuşmak demek, aslında bir yandan da kendini keyifle dinlettirmek demektir…

İyi bir konuşmacı, ikna etme derdinde değildir. İyi bir konuşmacı doğaldır, asla kendini kasmaz.

İyi bir konuşmacı, hata yapmaktan korkmaz, hatta hata yapar ve hatayı kendine yakıştırır.

Sevgili dostlar, dünyada bu konuda hem kişisel hem de akademik olarak Milton H. Erickson en başarılı örnekler arasındadır.

Kendisi doğal olarak hipnotik konuşma yeteneğine sahip ve bunu geliştirmiş bir psikolog ve psikiyatristtir. Dikkat ederseniz hem akademik hem de kişisel olarak başarılı olduğunu belirttim.
Kişisel başarısı, mucize niteliğinde…

Kendi bilinçaltına verdiği telkinlerle felçli yatağından kurtulmuştur. Bedenine ve kendi bilinçaltına hükmedecek kadar, kendinden haberdar bir kişi olması, işte bıraktığı mirasın ne kadar kıymetli olduğunu bize gösteriyor. Milton H. Erickson toplu halde, gözler açık vaziyette telkin verebilirdi, bulunduğu her ortamda konuşmaları ile hipnoz edebilirdi.

Milton Erikson’un, NLP’nin kurucuları, John Grinder ve Richard Bandler tarafından, bilinçaltına hitap eden konuşamaya nasıl sahip olduğu, uzun süre araştırılmıştır… Öyle enteresan bir anlatımla, tereyağından kıl çeker gibi bu işi yaptığını gördüklerinde, hayrete düşmüşler…

İşte NLP (Nörolinguistik Programlama)’nin bir konusu olan hipnotik dil kalıplarının temelleri, o yıllarda böyle atılmış…Bizim de her ay düzenli olarak yaptığımız adına “Hipnotik Konuşma Sanatı “ dediğimiz atölye çalışmalarımızda, katılımcılarla Milton Erikson’un bu tekniğini deneyimliyor, sonrada bol bol örneklerle pekiştiriyoruz…

Sevgili dostlarım her ne yapıyorsak yapalım, iletişim bunun en önemli parçasıdır…Anne baba iken, eş iken, öğretmenken, öğrenci iken, akademisyenken, çalışanken, işverenken….
Düşüncelerimiz her şeyin başı iken konuşma şeklimiz, düşüncelerimizin kıyafetleri gibidir. Onları sahneye nasıl çıkardığımız, üslubumuz, sıralamamız, ses tonumuz mimik ve jestlerimiz … İşte bu, konuşmayı bir sanata dönüştüren unsurlardır…

Hayallerimizin gerçek olması için, önce kendi zihnimizin ikna olması gerekir. Hipnotik konuşma sanatı da önce insanın kendi bilinçaltını ehlileştirir. Etkin konuşmak, evet bir sanattır. İyi bir konuşmacının kendini ifade etmek için, çok fazla cümle kurmasına gerek yoktur. Bu yöntemle kendinizi anlatmak için sinirlenmez, öfkelenmezsiniz ya da anlamıyorlar diye üzülmezsiniz…
Bu sayede, günlük enerjinizi kendinizi anlatmak için harcamak yerine, tekâmül yolculuğunuza çıkabilmek için alan açarsınız. Hayatınızın merkezine, kişileri ve olayları değil fikirleri almaya başlarsınız…

İnsan, yaşamak için enerjiye ihtiyaç duyan bir varlıktır. Tüm canlılar gibi…

Enerji ise hem bedensel hem de zihinsel faaliyetler ile üretilir…

Güne başlarken, o anki enerjiniz belki tüm insanlardan daha fazla olabilir (çok kaliteli besleniyor, iyi uyuyor bununla birlikte zihinsel performansınız da hatırı sayılır oranda yüksek olabilir. ) ama, kendinizi ifade edemediğinizde, girdiğiniz gereksiz bir çaba hali varsa, aniden oluşan stres sonucu ile birlikte, bizdeki enerjinin hızla tüketilmesine neden olacaktır.

Bu yüzden enerji üretmek ne kadar önemli ise, enerjiyi verimli kullanmak da o kadar önemlidir. Bu enerji kaybı gizlidir ve pek çok insan bu işi bu açıdan değerlendirmeyebilir. Bu durumu, bir arabanın yakıt deposunda, delik olması gibi düşünebilirsiniz…

Bence insan, bir işi aşk ile yaparsa; bu insana büyük bir enerji paketi olarak geri döner. Etkin bir iletişim ise sizi konuştuğunuz şeye aşk ile bağlar. Bu paketin içinde maddi kazanç, zihinsel enerji, ilham, akıl, dostluklar ve pek tabi gelecek ile ilgili bağlantılar vardır…Bir işi aşk ile değil de mecburen yaparsak, sadece biraz para kazanırız… Ama bu kötü bir alışveriştir, çünkü bu alışverişte, mental ve bedensel olarak erken yaşlanmanın karşılığı, biraz para kazanmaktır…

Bu yüzden nerede aşk varsa biz hep ordayız dostlarım…

 

Sevgi ve Muhabbetlerimle;
Hicran ARIKAN
AR-GE Yöneticisi-Makine Mühendisi-Endüstriyel Tasarımcı
Kuantum ve NLP Uzman ve Eğitmeni- Kariyer ve Yaşam Koçu
www.hicranarikan.com
@kariyeryasamkocu_hicranarikan
Youtube/ Hicran Arıkan


YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.