DOLAR 32,6003
EURO 34,7317
ALTIN 2497,524
BIST 9524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Görünmeyeni Görmek

11.08.2017
A+
A-

Merhaba sevgili okuyucularım,

“Bizler bilmediklerimizin esiriyiz; bildiklerimizin ise efendisi.” (Nisargadatta Maharaj)

 

Hayatımız, düşündüklerimizin ve inançlarımızın bir yansımasıdır. Düşünceler ne kadar güçlü ise, yüzeydeki yanılsama da, etkisi de o kadar fazla olur. Olumsuz düşüncelerin genellikle kaynağı bilinçaltımıza yerleşmiş inançlara dayanır. Bu inançların bazıları biz çocukken oluşur, bazıları ise atalarımızdan bize miras kalır. ‘Kolektif bilinçaltı’ devrededir; ailemizden ve içinde bulunduğumuz toplumdan etkileniriz. İster atalarımızdan gelsin ister kendimize ait olsun, geçmişten gelen şok ve travmalar hayatımızın dümenine geçmiştir.

Kendimizin de dahil olduğu aile sistemimizdeki dinamiklerini keşfetmek; konuşulmayan sırların ortaya çıkması, dışlanmış kişilerin görülmesi, yaşanan travmaların ardındakileri görmek, anlamak, bizi özgürleştirmeye başlar. Yüzeyde hissettiğimiz zayıflıklar ve eksikliklerin ardında yatan bu bilinçaltı nedenler ortaya çıktıkça, içimizi derin bir anlayış kaplar. Bu bir deneyim değil, kalıcı bir bakış açısı değişikliğidir.
Bilinçaltında olan bilinç tarafından algılandığında çözülüş başlar. Sıkışmış ve akmayan sevgi serbest kalır. Bireysel arasındaki bağlar sağlıklı bir hale geldiğinde sıkışmış enerji akmaya başlar. Bu şekilde kendimizi daha merkezlenmiş ve bütün hissederiz, dolayısıyla zihnin sakinleşmesini ve dinginleşmesini sağlar. Zihin sakinleştiğinde ise, artık olan olayların, karşımıza çıkan kişilerin ötesine bakmaya açık bir hale geliriz. Bizi ısrarla kendi hikayemize geri döndürmeye çalışan zihin, daha sakin olduğundan, artık bir engel oluşturmaz. İşte bu anlayışın oluşmasıdır.

Ancak önemli olan hususlardan bir tanesi, anlayışın zihinden öte kalpte oluşmasıdır. Kalpten gelen kabul, yargılama, yorumlama, varsayım olmadan mümkün olur. Olumlu veya olumsuz kavramlar, anlamlar yüklenmediğinde, görünmeyeni görmeye başlarız.

Günlük hayatımızdaki rollerimizle özdeşleşmeden, kendimizi bu kimliklerle tanımlamadan yaşamanın özgürlüğüne erişiriz. Tüm kişilerin ötesine baktığımızda ise tüm sistemlerin diğer sistemlerle hareket ettiğini, her şeyin ardında sonsuz bir gücün sanki bir oyun oynadığı hissine kapılırız. Bu oyuna kendimizi bıraktığımızda, oyunun bir hedefi veya amacı olmadığını görürüz; amaç oyunu sadece oynamaktır…
“İlim bilmek, kendin bilmektir.” (Yunus Emre)

Sevgilerimle,

Nero Lidrlik Koçu

Deniz Öztaş


YORUMLAR

Solve : *
24 ⁄ 8 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.