DOLAR 32,4949
EURO 34,6003
ALTIN 2482,109
BIST 9566,69
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Vücut ölüme nasıl karşı koyar? – Prof. Dr. İbrahim Uslu

Vücut ölüme nasıl karşı koyar?

Canlı ile cansızı birbirinden ayıran en temel fark cansızın tersinmez hali canlının ise tersinir olmak için gösterdiği çabadır. Elbette bu tanım bilimsel oldu açalım. Evrende entropi yani kargaşa artmakta çünkü evren genişlemektedir.

Dolayısıyla kendini doğa koşulların tüm acımasızlığına teslim etmiş örneğin bir kaya parçası her geçen gün rüzgar ve diğer iklim koşulları ile parçalanarak ilerde bir kum tanesi hale gelecek yani düzensizliği yada kargaşası diğer bir deyişle entropisi artacaktır. Ancak canlılar evrenin tüm acımasızlığına ve onun bu iklim koşulları nedeniyle yok edilmesine karşı tek silahları vardır, mevcut düzenlerini korumak ve hatta daha da kompleks ve düzenli diğer bir deyişle daha az entropili hale gelmek.

Canlı evrenin onun düzenini bozma isteğine karşı enerji alır besin kaynaklarından ve bu enerji sayesinde düzeni korur. Öylece yok olmaz. Sonunda ne kadar besin kaynaklarından enerji toplayarak düzenli kalmak istese de eninde sonunda onu ölüm yakalar yani cansız hale gelir ve evrenin onu düzensiz yapma isteğine karşı boyun eğer gibi gözükse de bu kez evrende varlığını sürdürmek için B planını devreye koyar. Nedir bu plan çoğalmak, yani bir gün evrenin savaşı kazanacağını bildiğinden dolayı yok olmamak için çoğalır ve her çoğalma onun evrende varlığını sürdürme çabasından öte bir şey değildir.

Örneğin insanı ele alalım, Özellikle her gün maruz kaldığı hava kirliliği, güneş ışınları, duman ve benzeri çevresel faktörler ile yaralanma gibi değişik sebeplere bağlı olarak her gün biraz daha yıpranarak deri hücrelerimiz doğal özelliklerini kaybederek ölür. Ölenin yerine hemen yeni hücreler çoğalır ve cilt yenilenerek derimiz doğanın tüm çevre koşullarına karşı dimdik ayakta kalır ve düzenini korur.

Organlarımıza göz atalım, kemiklerimiz, tat alma hücrelerimiz, kirpiklerimiz ve hatta kan hücrelerimiz düşündüğümüzden çok daha genç Vücudumuzda organlarımızdaki hücreler şaşırtıcı bir şekilde her ay ve hatta her hafta yenileniyor. Midemizdeki hücreler mide asidinin yırtıcı, parçalayıcı etkisinden korunmak için 3, 5 günde bir değişmek durumundadır. bağırsaklarda da hücrelerin zor şartlar altında olduğundan, bu hecreleri dah büyük hızla 2 ila 5 gün içinde yenilenmekteler.

AKCİĞER KENDİSİNİ 1 YILDA YENİLİYOR.

Bu da havanın temizliğine, sigara içilip içilmemesine göre değişiyor. Yenilenme süresi ise altı ayla bir yıl arasında Dil yani Tat alma hücrelerimiz de 10 gün gibi kısa bir sürede kendini yeniler. Cildimizin en dış katmanı 2 haftalık bir süreçte yenilenir. Kirpiklerimiz gözlerimizi toz, kir gibi partüküllerden korurken yıpranır ve 2 ayda bi yenilenir. Kırmızı kan hücrelerimiz 4 ayda, karaciğer hücreleri her yıl yenilenir. Kemiklerimizi oluşturan hücrelerde sürekli ölür ve yerine yenileri çıkar her 10 yılda tüm iskelet sistemimiz değişir. Beyincik hücreleri oldukça yavaş yaşlanır. Beyin hücrelerinin kendini yenilediği, ilk olarak 1960’larda maymunlar, fareler ve kuşlar üzerinde yapılmaya başlanan deneylerde anlaşılmıştı. 1998 yılında Nature Dergisi’nde yayınlanan bir araştırma ile diğer hayvanlar üzerinde elde edilen olumlu bulguların, insanlarda da geçerli olduğu kanıtlandı.

Yukarda sözünü ettiğimiz farklı sebeplerden dolayı hasar görmüş veya yaralanmış organların eski şekillerine gelmesi için hücre yenilenmesi işlemine onarım yenilenmesi adı verilir.

Vücut ölüme nasıl karşı koyar?

Bitki ve hayvan çeşitlerinin pek çoğu yaşamsal mekanizmalarının tümünü yeniden meydana getirebilme yeteneklerine sahiptir. Semenderler, kurbağa yavruları ve kerevitler gibi canlılar yitirdikleri bacaklarını yeniden oluşturma kabiliyetlerine sahiptirler. Bu türlü kabiliyetler içeren özel hücreler hemen hemen her ortamda gelişerek çoğalabilmelerinin yanı sıra canlı ve bazı hayvanlardaki organları onararak yenileyebilirler. Böylece evrenin onu yok etmek için oluşturduğu tüm koşullara rağmen düzenini korur ve varlığını sürdürür.

Evrenin tersinmez olarak genişlemesi ve entropisinin artmasına karşı canlı düzenini korumak için çevresinden topladığı enerjiyi minimum olarak yani özenle harcıyarak anca varlığını sürdürür ve düzenini korur. O halde mümkün mertebe besinlerimizi dikkat ve özenle harcayarak, uyku ve dinlenme saatlerine özen göstererek, düzenimizi korumak için bizi yok etmeye ve düzensiz kılmaya çalışan bakteri virüs ve mantarlardan kendimizi su ve benzeri yollarla kendimizi korursak yine evrenin iklim ve çevre koşullarına karşı elbiselerle, kaliteli barınma koşulları ile kendimizi koruduğumuzda tersinir bir yaşam bizi bekler ve bu koşullar sayesinde daha uzun yaşarız.

Ancak organlarımızı da onarım adıyla çeşitli periyotlarla yenilesek bile sonunda evren acımaz ve ölürüz ama canlı bir kez var oldumu o artık evrenin onu yok etme ve düzensiz kılma çabasına karşı onarım adını verdiğimiz süreç yetersiz kalacağını bilerek fiziki olarak da çoğalır, mitoz bölünme vb benzeri şekillerde çoğalarak kendisi ölse bile çocukları onların çocukları vb varlığını bu evrende sürekli kılmaya çalışır yani kazık çakar.

İşte şimdi anladınız mı? Canlı ve cansız arasındaki tek fark cansız evrenin acımasızlığı karşısında ona boyun eğer ve dağılır giderken canlı düzenini yani varlığını sürdürür ve evrenin onu yok etme çabasına karşı her türlü planlarını devreye sokarak evrende varlığını sonsuza değin sürdürür. Evrende canlılık kaçınılmazdır. Evrende canlılık bir yerinde bir kez oluştu mu varlığını ila nihaye sürdürür. İşte bu noktada her ne kadar evrenin entropisi artarken, canlılık ve onun oluşturduğu düzen sayesinde ayni zamanda evrenin Bilgi yani informasyonu da artmaktadır. Entropi yani kargaşanın ciddi informasyondur. Bunu asla unutmayalım evrenin entropisi artarken, evrenin enformasyonu da artmakta daha kompleks oluşumlar ortaya çıkmaktadır. Her geçen gün evren daha kompleks yani bilgili diğer bir deyişle informative hale dönüşmektedir.

HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM.

Prof.Dr. Ibrahim Uslu


YORUMLAR

Solve : *
17 + 26 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.