DOLAR 32,5503
EURO 34,8925
ALTIN 2429,015
BIST 9645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Biofeedback, ses dalgaları ve bilinmesi gerekenler

Biofeedback, ses dalgaları ve bilinmesi gerekenler
01.07.2017
A+
A-

Biofeedback sistemi; son yüzyılın yeni buluşları arasında adını ş imdiden n üst sıralara yazdırdı. Peki Biofeedback nedir? Ya da diğer tanımıyla ses dalgaları ile “beden sağlığı sistemi nedir”, nasıl yapılır, kimlere yapılabilir, faydaları ve zararları nelerdir? Tüm merak edilenleri Su Somuncuoğlu açıklıyor…

 

Biofeedback sistemine dair tüm sorularınızı işin uzmanı Ses mühendisi Su Somuncuoğlu cevaplıyor. Öncelikle ses mühendisi Su Somuncuoğlu kimdir ile başlayalım…

 

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

 

2008 yılında Bilgi Üniversitesi, Ses Teknolojileri bölümünden, 2010 yılında ise SAE Institute of Technology Los Angeles’dan mezun oldum. Konser ve film sektöründe çalıştım. Üniversitede Burhan Öcal’ın tonmeisterıydım, daha sonra yurt dışında Michale Jackson ve Stevie Wonder ile çalışmış ünlü prodüktör Robert Brooks ile çalıştım. Los Angeles ve Türkiye’de önemli konserlerde görev aldım, Lord of the Dance, Cranberries, David Guetta, The Scorpions, Madcon gibi ünlü gruplara prodüksiyon menejerliği yaptım. Kısa bir süre Imaj Prodüksiyon şirketinde yer aldım, daha sonra Yeditepe Üniversitesi’nde Prodüksiyon Koordinatörü olarak görev yaptım. 2013 yılından beri İsuda Uyumlanma Merkezi’nde çalışmalarımı sürdürüyorum.

 

Biofeedback sistemi ile nasıl tanıştınız?

 

Lise çağlarımdan itibaren frekansların, yani titreşimlerin insan bedeni üzerindeki etkilerini tutkuyla araştırıyorum. Ses mühendisi olduktan sonra da bu çalışmalarıma daha etkili bir şekilde devam ettim. Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu’nun (TÜMATA) Doç. Dr. Oruç Güvenç öncülüğünde yapılan çalışmalarında bulundum. Frekansları daha detaylı incelemeye başladığım sırada ise şimdi kullandığım biofeedback cihazı ile karşılaştım ve bu konuda yatırım yapmaya karar verdim. Romanya’da Victor Babes Üniversitesinde nöroanatomi, nöroelektrofizyoloji ve biofeedback alanında eğitim aldım ve biofeedback cihazını etkili bir şekilde kullanmaya başladım. Ağustos 2013’te İsuda Uyumlanma Merkezi’ni kurdum.

 

Biofeedback cihazı nasıl çalışır?

 

 

Aslında bu teknoloji hiç de yeni değil. Royal Raymond Rife 1920’li yıllarda temellerini attı bu sistemin. Rife, virüsleri canlı olarak gözlemleyebilen ilk bilim adamı. Rife’tan önce ancak fotoğrafları çekilebildi. Rife kendi geliştirdiği mikroskobu ve polarize bir ışık ile bu gözlemleri yapmaya başladı ve bir gün gözlemlediği virüsün aniden parçalandığını, yani bir anlamda öldüğünü fark etti. Bunun nedenini araştırdığında, kullandığı polarize ışığın frekansı ile virüsün yaşam frekansının tuttuğunu fark etti. Daha sonra virüs, bakteri, mantar ve benzeri patojenlerin öldüğü frekansları bulmaya başladı. Kanseri, “BX virüsü” olarak tanımladı ve o dönem dünyada büyük ilgi uyandırdı, gazetelerde manşetlerde yer aldı. Tabii ilgi artınca çalışmalarını hızlandırdı, başka bilim adamlarının da katkılarıyla Kaliforniya Pasadena’da bir klinik kurdu. 16 Kanserli hastanın 14’ü tamamen iyileşti, fakat bir kişide komplikasyonlar yaşandı; bunu fırsat bilen dönemin ilaç tröstleri Rife’in çalışmalarını engelledi. Fakat, bu çalışma bilim adamlarının hep merak konusu oldu ve el altından bu araştırmalara devam edildi. Böylece zaman içinde Rife jeneratörleri, biorezonans cihazları gibi çeşitli cihazlar ortaya çıktı.

Bu tip cihazlarda çoğunlukla normal elektrik voltajları aracılığı ile titreşimler vücuda gönderildi ve elbette herkeste istenilen etkiler aynı şekilde yaşanamadı. Vücuda normal voltajlarda elektrik yollandığında çoğunlukla kişilerin vücudu savunmaya geçer ve frekanslar istenilen etkiyi yaratamaz. Vücutta zaten bir elektrik mevcut ama bu mikro voltajlarda, vücudun kendi kendine ürettiği bir elektrik. Eğer biz mikro voltajlarda vücuda bu frekansları iletmeye çalışırsak vücut aynı şekilde savunmaya geçmez ve bunu doğal bir olay ve kendi kendine yarattığı bir etki olarak algılar. Benim kullandığım biofeedback sistemi bu şekilde mikro voltajlar kullanarak vücut üzerinde çalıştığı için seans sırasında herhangi bir şey hissedilmiyor ve vücut, savunmaya geçmiyor.

 

Bu titreşim vücuda nasıl iletiliyor?

 

Biofeedback sisteminde frekanslar, kişinin el bileklerine, ayak bileklerine ve başına elektrotlar bağlayarak iletiliyor. Seanslar bir buçuk saat sürüyor. İlk önce cihaz kendini kalibre ediyor, bunu bedenle tanışma olarak tanımlayabiliriz. Kişinin normal reaksiyon seviyeleri belirleniyor, ayrıca eğer kişi üzerinde herhangi bir jeopatik stres tespit edilirse, bu stresin nötrlenmesi için bir çalışma yapılıyor. Bu, test sırasında daha verimli ve daha doğru sonuçlar alabilmek için yapılıyor. Test yaklaşık 4 dakika sürüyor, bu sırada vücuda 12 bin farklı frekans gönderiliyor ve her bir frekansa vücudun tepkisi ölçülüyor. Bu frekanslar içinde bütün patojenler, nörotransmiterler, akupunktur noktaları, organların frekansları, riskler, toksinler, çiçek frekansları, alerjenler vb. mevcut. Önceleri farklı frekans terapileri için ayrı ayrı cihazlar kullanılıyordu. Bu yazılım içerisinde 800 farklı tip frekans terapisi bir araya toplanmış ve bir frekans jeneratörü aracılığı ile vücutla iletişim kuruluyor. Test sonrası titreşimsel seviyede bedenin risklerine bakılıyor, bu şekilde rahatsızlıklar hakkında önceden ipuçları almaya çalışılıyor. Bu da çok önemli bir şey çünkü örneğin bir kişiye diyabet teşhisi konulduğunda yüzde 80’den fazla insülin üreten beta hücresi ölmüş oluyor, yani iş işten geçmiş oluyor da diyebiliriz. Bu nedenle önceden bir uyarı ile müdahale etmek gerekir.

Daha sonra enerjetik düzeyde bir mineral, amino asit ve radyasyon analizi ile devam ediliyor. Tekrar hatırlatmakla yükümlüyüm, bu tıbbi bir teşhis veya tedavi değildir. Eğer vücut hiperreaksiyon uyarısı veriyorsa, hangi maddelerin vücutta normalden fazla tepki aldığı araştırılıyor ve bu tepkilerin azalması için frekans bazında bir çalışma yapılıyor. Dopamin, serotonin, vazopresin gibi nörotransmiterlerin beyinde yarattığı titreşimler bizim duygularımızı yaratır. Bu nörotransmiterlerin titreşimlerini ölçerek duygu analizi yapılıyor ve bu duyguları dengelemek amacı ile geri frekanslar veriliyor. Normal akupunktur sırasında, belli noktalara iğne batırıldığında vücutta farklı dermatomlara uyarı gidiyor ve vücut üzerinde bir titreşim yaratılıyor. Ama benim kullandığım biofeedback sistemindeki elektro-akupunktur uygulaması ile aynı titreşim, elektriksel yolla yaratılıp akupunktur etkisinin yanısıra bir geribildirim de alabildiğimiz için, vücut üzerinde etkili oldu mu, tekrar uygulanmalı mı, bir sonraki noktaya mı ilerlenmeli, cihaz bizi yönlendiriyor. Geribildirim olması bizim için bir güvenlik sağlıyor, vücuda gerektiğinden fazla titreşim göndermek bu cihaz ile mümkün değil, ancak titreşimleri dengelemek mümkün. Ayrıca tamamen titreşim yolu ile çalıştığı için vücut üzerinde bir ilacın bıraktığı toksik etki söz konusu olmuyor. Bu nedenle dünyada hızla kullanıcıları artmakta. İki sene önce sadece Avrupa’da 39 bin kullanıcısı vardı, şu anda bu sayı neredeyse ikiye katlandı. Romanya, resmen tıbbi cihaz olarak kabul etti ve eğitimlerini devlet üniversitesinin tıp fakültesinde veriyor. Ben de eğitimimi orada aldım.

 

Çiçek frekansları dediniz, bunu biraz açıklar mısınız?

 

Evet, çiçek esanslarının frekans kodları da cihaz üzerinde kayıtlı ve çoğunlukla duygu çalışmalarında kullanılıyor. Çiçek esansları çok güçlüdür ve insan bedeni üzerinde de doğru kullanıldığında çok etkilidir. Bu cihaz hangi esansların o an için sizin frekanslarınız ile tuttuğunu, rezonansa girdiğini saptıyor ve önerilerde bulunuyor. Aslında doğayı çok hafife alıyoruz. Çiçeklerin esansları ne kadar etkili ise görüntüsü de bir o kadar etkilidir insanda. Her bir çiçeğin geometrik yapısı ve renkleri kendine özeldir ve sahip olduğu tüm bilginin de temsilidir. Yani bir anlamda size o an için önerilen çiçek esansını frekans yolu ile almak yerine sadece o çiçeğe bakmak da etkili olabilir.

 

Gül esansı bizim kültürümüzde de, dünyada da çok ünlü. Bu konu ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

 

Evet, bunun nedeni gül esansının diğer çiçek esanslarına kıyasla en yüksek frekansa sahip olmasıdır. Bu nedenle peygamberlerle bağdaştırılır. Mutlaka çok derin başka anlamları da vardır.

 

Kilo vermek amaçlı hangi bölgelerin titreşimi üzerinde çalışılıyor?

 

Tabii kişiye göre değişiyor. Kilo verememesinin sebebi ne, öncelikle onu incelemek gerekir. Tiroid mi, sindirim sistemi mi, protein sindirimi mi, oksijensizlik mi, alerjenler mi, bağımlılık yani iştah duygusu mu, birçok nedeni olabilir. Çoğunlukla kilo veremeyen insanlarda cihazın duygusal ekranında “değişime direnç” uyarısı görüyoruz. Cihaz, değişime direnci hem fiziksel hem duygusal boyutta değerlendiriyor. Bu, fiziksel anlamda da vücut değişime direniyor demektir. Bu direnci kırmadan kilo vermek oldukça zor ve sağlıksız olur. Vücudun normalden fazla tepki gösterdiği besinler de kilo vermeyi engelliyor olabilir. Bazı besinler ise mental olarak sıkınıtı hissi yaratabilir, vücutta şişkinlik, kaşıntı, gözlerde akıntı yapabilir ya da hapşurmamıza neden olabilir. Şişkinlik yani hücrelerin enflamasyonu da kilo vermede büyük bir engel teşkil eder.

 

Bunların hepsini bir seansta analiz edebiliyor musunuz?

 

Öncelikle cihazın belirlediği önem sırasına göre bir çalışma yapılıyor. Daha sonra kişinin istekleri de göz önünde bulundurularak çalışmaya devam ediliyor. Tabiki 800 farklı frekans terapisinin her biri üzerinde çalışmaya kalkarsak buna bir tam gün bile yetmez.

 

Frekans terapileri alerjiler ya da cihazın tabiri ile hiperreaksiyon gösterilen maddeler üzerinde de etkili oluyor mu?

 

Belli maddelere vücudun hiperreaksiyon göstermesinin nedeni bağışıklık sisteminin bu maddeleri düşman olarak görmesi ve savunmaya geçmesidir. Sonuç olarak bedende bir şekilde bir rahatsızlık uyandırır. Bu rahatsızlık bedenin tanımadığı besinlerden -mesela Türklerde çoğunluklar hindistan cevizi, ananas, kivi gibi besinlere hiperreaksiyon çıkıyor- kaynaklanlanabilir. Beden çok fazla maruz kaldığı maddelere de hiperreaksiyon geliştirebiliyor. Örneğin bir yıl boyunca her sabah yediğiniz müsliye vücudunuz bir tepki geliştirebilir. Sedef, Multiple Sclerosis, Hashimoto, Crohn’s disease gibi auto-immune (bağışıklık sistemi) rahatsızlıkları da dışardan alınan bir madde yerine vücut içerisinde üretilen gerekli bir maddeye karşı vücudun savunmaya geçmesi ve normal işlemlerini bozması ile oluşur. Bağışıklık sisteminin geliştirdiği bu normal dışı tepkileri azaltmak amacıyla bu bölgelere stres azaltıcı frekanslar yollamak sureti ile kişinin rahatlaması hedeflenir.

 

Seanslar ne kadar sürede bir tekrarlanıyor ve kaç tekrar gerekli?

 

Maalesef bu konuda kesin bir şey söylemek mümkün değil. Kişiden kişiye etki süresi ve hızı değişir. Örneğin çocuklar üzerinde çok daha hızlı cevap alınır. Yaş ilerledikçe, metabolizma yavaşladıkça etki süreleri de artar. İlk seansla ikinci seans arasındaki verilerin farkına bakarak ve elbette kişinin fark ettiği değişimleri göz önünde bulundurarak kaç seans gerekli olduğu konusunda tahminde bulunabiliriz. Çoğunlukla haftada bir yapılır seanslar. Ancak sporcularda müsabaka öncesi ve sırasında arka arkaya birkaç gün yapılmaktadır.

 

Sporcular üzerinde de çalışılıyor yani…

 

Tabii ki, sporcular üzerinde büyük verim alındığı kanıtlandı. Milan futbol takımının cihazı kullandığı ilk 6 ay içerisinde sakatlanmalarının yüzde 91 oranında azaldığı görüldü. Ünlü tenis şampiyonu Novak Djokovic benim kullandığım cihazla çalıştığını açıkladı. Çin olimpiyat takımı aynı şekilde olimpiyatlara hazırlanırken bu cihazı kullandı. Ünlü vücut geliştiriciler de büyük oranda etki gördüklerini belirtiyor. Bir dahaki ay, 2016 yılında kano dalında olimpiyatlara katılmayı hedefleyen milli sporcumuz Serhat Kadir Yılmaz ile birlikte seanslara başlayacağız.

 

Peki biofeedback sistemi yaşlanmayı engeller mi?

 

Vücudun kendi kendini hızla yenileyebilmesine destek olduğu için anti-aging çalışmalarından oldukça güzel sonuçlar elde ediyoruz.

 

Bilim insanları artık yaşlanmayı bir hastalık olarak tanımlamaya başladı. Cihaz da aynı şekilde kişinin yaşlanmasına katkıda bulunan sebepleri analiz ediyor ve bunu tersine döndürmek için belli frekanslar gönderiyor.

 

Her yaştan insan uygulanabiliyor mu?

 

Evet, bebekler dahil her yaştan insana güvenle uygulanabilir. Sadece insanlar değil hayvanlar üzerinde de etkili. Özellikle yarış atları üzerinde Fransa’da performans artışı gözlemlenen çalışmalar yapıldı.

 

Uygulama için herhangi bir rahatsızlık engel teşkil eder mi?

 

Kalp pili olan kişiler hariç herkese güvenle uygulanmakta.

 

Ağrılar üzerinde etkisi var mı?

 

Ağrılar aslında vücudumuzun alarm sistemidir ve rahatsızlıkları bize haber verir. Dolayısı ile titreşimsel terapiler ağrılar üzerinde çok etkili olmasına rağmen bu alarm sistemini susturmayı önermiyorum. Ancak kişiye tıbbi müdahalelerde bulunulmuş ve doktor tarafından bir ağrı kesici önerilmiş ise ilaç alımından önce veya beraberinde biofeedback desteğini öneririm.

 

Siz kendinize biofeedback uyguluyor musunuz?

 

Tabii ki. Her hafta kendi üzerimde de uygulamalar yapıyorum. İnsanlar şişman bir diyetisyene gitmek istemedikleri gibi sağlıksız görünen bir uzmana da güvenmez.

 

Peki bir ses mühendisi olarak müziğin insan bedeni üzerindeki etkisi ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?

 

Doğa ile uyumlu titreşimler, insan bedeni ile de uyumludur. Aslında kulağa hoş gelen, mutlu olarak nitelendirdiğimiz müzikler doğayla uyumlu bir sistemde yazılmıştır. Örneğin Mozart’ın müziği tonal müzik olarak değerlendirilir. Bunun anlamı tonun dışına çıkmaması, bulunduğu tonun kurallarına aykırı bir ölçü veya notayı içinde barındırmaması demektir. Müziğin uyumlu olması demek, bedenimizle uyumlu olması demektir.


YORUMLAR

Solve : *
20 + 23 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.