DOLAR 32,476
EURO 34,9507
ALTIN 2435,5
BIST 9716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Borsa İstanbul 2017’de ne olur?

Borsa İstanbul 2017’de ne olur?
12.12.2016
A+
A-

Küresel ve yurtiçi piyasalar açısından belirsizliklerin, jeopolitik risklerin, ülkelerin merkez bankalarının politikalarının ve maliye politikalarının ön plana çıkacağı 2017 yılında gelişmekte olan ülke piyaslarını zorlayıcı unsurlar çıkacak. Piyasalar açısından zor bir yıl olması beklenen 2017’de ise Borsa İstanbul ne olur? 2017’de Borsa İstanbul’u nasıl bir tablo bekliyor? Piyasların önünde daha neler var?

2017 yılında Borsa İstanbul ne olur? 2017’de Borsa İstanbul ile birlikte piyasaları ne bekliyor sorularını Burgan Yatırım Eski Genel Müdür Yardımcısı analist Nergis Kasabalı analiz etti. 

İşte 2017 Borsa İstanbul’un yol haritası…

Dünya ve Türkiye 2017 senesine belirsizliklerin ve politik gündemin ekonomi ve piyasalar için esas belirleyici olacağı bir atmosferde giriyor. 2008 krizinden bu yana dünya piyasalarında esas belirleyici olan Merkez Bankası politikalarının artık yavaş yavaş yerini maliye politikalarına bırakacağı yönünde beklentiler giderek artıyor. Görünen o ki 2017 dünyada genel olarak tüketicilerin ve özel sektör yatırımcılarının temkinli olacağı, kamu harcamalarının biraz daha ön plana çıkacağı, paranın kendi ülkesine dönmesi yönünde teşviklerin artacağı, daha içe dönük, korumacı politikaların uygulanacağı bir yıl olacak. Bu tablo, Gelişmekte Olan Ülkeler için gerek sermaye akımları gerekse ihracat yönünden çok arzu edilen bir tablo değil.

Bununla birlikte, petrol fiyatlarının 50-60 dolar civarında seyretmesi, Gelişmekte Olan Ülkelere bakışı olumlu yönde etkileyebilecek bir husus. Hal böyle olunca, Gelişmekte olan ülkeler arasında petrol ihraç edenlerin biraz daha olumlu yönde ayrışacağını, ekonomik büyümesi dışarıdan gelen fon akışlarına bağlı ülkelerin ise en azından yılın ilk aylarında biraz arka planda kalacağını söyleyebiliriz.

Gelin bu küresel perspektiften bakarak ve Türkiye’nin kendine özgü şartlarını dikkate alarak, 2017 yılında borsada öne çıkabilecek temalar konusunda bir fikir jimnastiği yapalım.

Altyapı yatırımları…

Görünen o ki önümüzdeki birkaç yıl, başta Amerika olma üzere gelişmiş ülkelerin altyapı yatırımlarını hızlandırdığı bir dönem olacak. Ancak bu yatırımlar daha çok iç piyasaları canlandırmaya yönelik ve daha korumacı bir yaklaşımla şekilleneceği için diğer ülkeler açısından ne kadar fırsat ne kadar tehdit oluşturacak şu aşamada bilmek zor.

Türkiye’de de son dönemde altyapı yatırımlarında önemli bir artış var ve bu trendin devam edeceğini görüyoruz. Bu durum belki altyapı alanında faaliyet gösteren bazı şirketlere hem yurtiçinde hem de dışarıda yeni iş fırsatları yaratacaktır. Bunun ötesinde dünyada demir-çelik, çimento, bakır gibi ürünlere talebi artıracak ve bu sektörlerde faaliyet gösteren şirketler artan talep ve muhtemelen artacak fiyatlardan olumlu etkilenecektir. Tabii ki bu tür büyük yatırım kararlarının alınması ve uygulamaya geçmesi bugünden yarına olmayacak hatta reel ekonomiye etkisi daha ziyade taki eden yıllarda görüşecektir. Ancak piyasalarda fiyatlama çok önden ve çoğu zaman reel etkisinden daha sert olabiliyor.

Öte yandan, bazı sektörlerde, örneğin demir-çelikte bazı ülkeler ithalatı azaltmaya, yerli üretimi teşvik etmeye yönelik daha korumacı politikalar devreye sokabilir. Bu durum ihracat ağırlıklı çalışan şirketler için sıkıntılar da yaratabilir. Yine de beklenen altyapı projelerinin hayata geçirilmesi sözkonusu sektörleri eski güzel günlerine döndüremezse de biraz canlanmalarına katkı sağlayacaktır.

Korumacı ekonomi politikaları…

Dünyada giderek artan küreselleşme karşıtı akımlar ve daha milliyetçi politikacıların işbaşına gelmesiyle önümüzdeki dönemde korumacı politikaları daha çok konuşacağız. Ancak teknolojinin dünyanın her köşesinden insanları bu kadar birbirine yaklaştırdığı bir çağda korumacı politikalar ne kadar sonuç verecek hep birlikte göreceğiz. Amerika’nın dış ticarette getireceği kısıtlamaların öncelikle Meksika ve Çin gibi ABD ile yüksek ticaret hacmi olan ülkeler üzerinde etki etmesi beklenirken, Türkiye’nin Amerika’ya ihracatı toplam içinde çok önemli bir yer tutmadığından bize doğrudan etkisinin sınırlı olacağını söyleyebiliriz.

Ancak, Amerika’ya daha az mal ve hizmet satabilen şirketlerin diğer ülkelere yönelmesi bizi de dolaylı olarak hem iç pazarda hem de ihracat pazarlarında etkileyebilir. Öte yandan, gelişmekte olan ülkelerin bu dönemde ikili ilişkilere daha çok odaklanması bazı sektörler için yeni fırsatlar da doğurabilir.Türkiye için Brexit, AB’deki seçimler ve bu bağlamda AB’nin geleceği ve Türkiye’nin AB ile ilişkileri, Gümrük Birliğinin akibeti ise önümüzdeki yıllarda birçok sektörü doğrudan etkileyecek bir konudur.

Savunma harcamalarının arttığı bir dönem…

Dünyada artan jeopolitik riskler, savunma alanında yapılan yatırımları da artırıyor ve artırmaya devam edecektir. Bu alanda faaliyet gösteren şirketler önümüzdeki yıllarda artan iş hacimleri ve yeni projelerle ön plana çıkabilir.

Düzenlemelerde büyümeyi destekleyici yönde gevşetmeler… Hızlı kredi büyümesini sınırlamak ve cari açığı kontrol altına almak adına önceki yıllarda bir dizi sıkılaştırıcı tedbir peşpeşe devreye sokulmuştu.Sıkılaştırmanın etkisini en yoğun hisseden sektörler ise başta bankacılık olmak üzere dayanıklı tüketim, otomotiv ve perakende sektörleri olmuştu. Ekonominin yavaşlaması ile 2016 yılında düzenleyici kurumlar yavaş yavaş gevşetme yönünde adımlar atmaya başladı. 2017 yılında ise hem 2016’da alınan bu kararların hem de gelebilecek ilave adımların sözkonusu sektörlere bir miktar destek sağlamasını bekleriz. Zaman zaman gevşetme yönünde haber akışları bu sektörlerde kısa vadeli hareketlilik yaratabilir.

Rusya Etkisi ve petrol ihracatçısı ülkelerle ticaret…Rusya ile yaşanan sıkıntıların etkisi ihracatta, turizm ve havacılık sektörlerinde 2016 yılında belirgin bir şekilde hissedildi. İlişkilerin yılın sonuna doğru normalleşmesi, sözkonusu sektörleri 2017 yılında bir nebze rahatlatacaktır. Bununla birlikte turizm ve havacılık sektörlerinde jeopolitik riskler belirleyici olmaya devam edecektir. Diğer taraftan, petrol fiyatlarıın 50-60 dolar seviyesinde seyretmesi, petrol ihracatçısı ülkelerle ticarette bir toparlanma getirecektir. İhracat, turizm sektörü ve altyapı taahhüt şirketleri içinbu ülkelerle yeni iş fırsatları gelişebilir.

Kur etkisi…

Güçlü dolar, zayıf TL, zayıf Euro, zayıf Yen…Trump’ın seçim zaferi ile dolarda yaşanan hızlı değer kazancından en fazla zarar gören kur Türk Lirası oldu. Türk Lirasının şu ana kadar 4. çeyrekte dolara karşı değer kaybı %12’nin üzerinde. Kuşkusuz bunun 4. çeyrek ve dolayısıyla yılsonu finansal tablolarında ciddi yansımaları olacak. Kurun yaklaşık bu seviyelerde kapatması durumunda borsadaki reel sektör şirketleri 2016 yılını çok ciddi bir net kar küçülmesi ile kapatacak. Bilançolardaki açık pozisyonların yarattığı kur farkı zararının muhtemelen en sert etkisini 4. Çeyrek sonuçlarında göreceğiz.

2017’nin ilk çeyreğinde de dalgalanma devam edebilir ancak, sadece bilanço açık pozisyonu açısından baktığımızda 2017 sonunda dolar/TL kuru 4 seviyelerinde bile olsa ki şu anda yapılan tahminler bunun epeyce altında, kur farkı zararının boyutu 2016 yılındaki kadar sert olmayacaktır. Ancak kurdaki yüksek oynaklığın getireceği ödeme zorlukları, zorunlu küçülmeler, tüketici ve reel sektör güvenine yansıması ve bankacılık sektöründe aktif kalitesi problemi 2017’nin en önemli konusu olacaktır. Bu tabloda ön plana çıkacak şirketler hiç kuşkusuz ihracatçı veya ürün fiyatları küresel piyasalarda dolar cinsinden belirlenen şirketler olacaktır. İç talepte büyük bir daralma olmaması kaydıyla, demir-çelik, çimento, petrol ve türevleri, madencilik gibi sektörlerin, TL maliyetlerinin desteğiyle 2017 yılında kar marjlarında genişleme görebiliriz.

Bireysel emeklilikte otomatik katılım sistemi…

1 Ocak 2017’den itibaren bireysel emeklilikte otomatik katılım sistemi devreye girecek. Emeklilik fonlarının yatırıma yönlendirdikleri fonlar içinde hisse senedine ayrılan miktar hala düşük seviyelerde ve otomatik katılım sisteminin de ilk etapta borsaya anlamlı bir etkisinin olması beklenmiyor. Ancak sistem bireysel emeklilik şirketlerinin büyümesine olumlu katkı yapacak. Hemen finansal sonuçlara yansıması beklenmese de 2017 yılında sektöre ilgiyi artırabilir.

Italya, AB, bankacılık sektörü…

Italya’da referandum sonrası seçimler ve arkasından Avrupa Birliğinden ayrılma isteği gibi politik sorunlar, ülkenin bankacılık sektöründe yaşanan problemleri iyice artırıp, yatırımcıların zaten çok mesafeli durduğu bankacılık sektörü hisselerinde satışlara ve dalgalanmalara neden olabilir. İçeride ise aktif kalitesi ile ilgili gelişmeler bankacılık sektöründe yıl boyunca en yakın takip edilecek konu olacaktır.

YASAL UYARI

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.


YORUMLAR

Solve : *
36 ⁄ 18 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.