DOLAR 32,4952
EURO 34,5637
ALTIN 2491,786
BIST 9548,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Nereden bu yoksunluk!

Hep beraber tarihin ilginç bir dönemine tanıklık ediyoruz. İçinde bulunduğumuz yılın bizlere daha hangi sürprizleri hazırladığı üzerinde ciddi spekülasyonlar konuşuluyor.

Mizah ile durumu idare etmeye çalışanlar espriler ile bugünlerden geçmemize yardımcı oluyorlar. Dünyanın yaradılışından bugüne kadar arka arkaya bu kadar büyük şeyler yaşanmadığını, bu yüzden şanslı bileti aldığına inananlar, sene sonuna doğru artık uzaylıların ziyaretlerini bekleyenler etrafımızda…

Kriz dönemlerinin içinden geçerken durumla baş etmek uğruna birçok yol deneriz. Mizah belki de bunların içinde en harika yol olabilir. Gelgelelim geçtiğimiz günlerde iki günlük sokağa çıkma yasağı ile bambaşka bir şey yaşadık. Marketlerin kapalı olmasına rağmen birçok insan kendini sokaklara yiyecek, içecek alabilmek için attı. Yasak süresince uygulamayı uzun uzun tartıştık ve yasak bittikten sonraki bir iki gün boyunca istifçi ruhumuz tekrar harekete geçti. Neredeyse rafların birçoğu boştu. Özellikle ekmek, makarna, pirinç ve un reyonları boşaldı.

Bütün bunlar olurken bir kısmımız yollara dökülenlere öfkelendi ve ciddi eleştiriler getirdi. Pandemiyi yayacaklarından tutun da aldıkları mallardaki tercihlerine kadar bir dolu konuyu masaya yatırdılar. Pek de empati yapıldığını söyleyemeyiz. Ancak gözden kaçan bir konu var ki bu insanların hangi motivasyonla bu eylemleri yaptığı ve gerçekten zor durumda olup olmadıkları…

Bu konu çok farklı şekillerde değerlendirilebilir ama belki yaşanan durumu doğru isimle birleştirerek farklı bir bakış açısı ile de inceleyebiliriz.

Elbette ki bu kıtlık psikolojisi… Yarını çıkaramayacağını düşünen hemen herkes bu tavrı bilinçsiz olarak gerçekleştirebilir. Eminim ki birçok kişi evinde iki günü geçirecek yeterli yemek varken bu kaygıya kapılmıştır. Bir yandan o kadar varoluşsal bir kaygı ki neden olduğuna dair iç görümüz yeterince gelişmemiş olabilir.

Bu konuya şu iki ayrı açıdan bakmak belki bize yeni bir vizyon kazandırır. Aile dizimi açısından bakarsak şöyle bir soru sorabiliriz. Acaba atalarınız geleceğe dair nasıl kaygılar taşıyordu, neler yaşadılar ki siz can havliyle bu istifçiliğe koştunuz? Unutmayalım ki bundan 90 sene önce bu topraklarda atalarımız müthiş bir yokluk içinde savaşıyorlardı. Yarınlar belirsizdi, tek lokma yemek bulabilecekleri meçhuldü.

Bundan da öte ailenizin kişisel tarihinde birçok yokluk krizleri yaşanmış olabilir. İflaslar, ciddi maddi kayıplar, miras ile ilgili anlaşmazlıklar, göçler gibi örnekler hem sizi hem de ailenizi derinden etkilemiş ve geçmişin kapanına kısılmış olabilirsiniz. Döngüleri fark etmediyseniz bilinçsizce uğraşır durursunuz. Tüm olanların bugün bizdeki yansımalarına gözümüzü çevirebilirsek artık bu konuya bambaşka bir açıdan yaklaşabiliriz.

Diğer bir nokta ise kaynakların kıt olduğuna dair inanç. Bunu bende yakın zamanda bir arkadaşımın paylaşımı ile fark ettim dürüst olmak gerekirse. Bize ekonomi eğitimlerinde olduğu gibi tüm fiziksel dünyaya dayalı eğitimlerde bu öğretilir. Bir gün su bitecek, güneş tükenecek, madenler sonsuz değil vb. ve eğer bunlar bitecekse yiyecek yemek bulmamız zaten imkansız, değil mi?

Bu bakış açısından devam edersek bizden daha üstün bir güç var ve kaygılarımızın karşılığı yaradana olan güvensizlik anlamına geliyor. Yaradan her şeyin, tüm sonsuz sahibi ve biz onun yetkinliğini sorguluyor, güvenmiyoruz.

Şimdi oturup şapkamızı önümüze alıp düşündüğümüzde bizi hangi kaygılar yönetiyor sanırım tekrar değerlendirebiliriz. Kişisel tarihinizin sayfalarını çevirmek bir nevi kaygılardan, korkulardan özgürleşme fırsatıdır.

Ayrıca acımasızca yerden yere vurduğumuz insanlara içinde daha derin bir anlayış geliştirme imkanı sunar bunlar bize. Ne de olsa komşusu aç yatan kendi sorumluluğunu inkâr etmemelidir, eğer birlik ve beraberlikten konuşacaksak.

Şevin Mızrak


YORUMLAR

Solve : *
26 × 15 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.