DOLAR 32,5868
EURO 34,7793
ALTIN 2506,89
BIST 9693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Kabul et!

12.04.2020
A+
A-

Dünya zor günlerden geçiyor. Dilimizde sürekli, virüs, hastalık, ölüm, hasta sayısı gibi sürekli olumsuzluk duygusu yüklü kelimler… 

Aklımızda, virüs kaç gün, nerde ,nasıl kalıyor?, biz kendimizi nasıl korumalıymışız? gibi bilgi kirliliğin en üst seviyede yaşandığı konulara dair sorular var.  Bugüne kadar oluşturduğumuz tüm rutinlerin dışında, belirsizliklerle dolu bir güne uyanıyoruz her gün.

Sevdiklerimize sarılamıyor, öpemiyoruz. Göz göze, can cana olmanın sıcaklığından çok ötede, buz gibi camlar, ekranlar arkasında avuntulardayız.

Severek yaptığımız pek çok şey artık yok!

Sinema, tiyatro, spor müsabakları, meyhanede bir yudum rakı, sahilde denize karşı bir yudum kahve, dostlarla kurulan kahkahaların arşa ulaştığı kalabalık sofralar…

Hatta işinden, aşından olanlar…

Hele hala çalışmaka zorunda olanalar, onlar için kendi varlıkları bile aileleri için risk. Korkuyorlar…

Korkuyoruz…

Ve birileri çıkıp sürekli olarak, nasıl daha iyi hissedebileceğimizden bahsediyor.İçtenlik ve samimiyetin bir türlü yeteri kadar geçmeyeceğine inandığım soğuk ekranların arkasından…

Online seminerler, eğitimler, canlı yayınlar, çok kalabalıklar…

Ben bu kalabalık içinde olmuyor, olamıyorum…

Çünkü ben hala, göz göze geldiğimde, hiç konuşmasakda bana yüzlerce kelime anlatan, samimi dostluklara inanıyorum.( canlı yayınlara sorulara cevap verirken kimseyi görmüyorsun ki)

Çünkü ben hala, dokunabildiğim, koklayabildiğim ve görebildiğim kadar yaşadığımı hissediyorum.

Çünkü ben hala, ikinci el kitap alıp, altı çizili cümlelerde yaşanmışlık kokan hikayelerin izlerini sürmeyi seviyorum.( dijital kitaplar var şimdiler de)

Çünkü ben hala,kalemin kağıtla buluşup, nehirin sularını yukarıdan aşağıya bırakması gibi, zihnimden ve yüreğimden geçen kelimelerin hızına yetişmek için çırpınışını seviyorum.(dokunmatik tuşlara basmak yerine)

Çünkü ben hala, kalabalık dost sofralarında sağlığa kaldırılmış kadehlerin, çın sesi duyulduğunda, dostumun gözlerinden geçen belli belirsiz hüznü yada neşeyi görebilmeyi ona dokunabilmeyi seviyorum.(şimdilerde görüntülü görüşüp içelim taleplerine yanıtsız kalışım belkide bundan)

Liste uzun, lakin anlatmak istediğim hepimiz dünyayı bu kadar farklı algılarken ve bu kadar zor günlerden geçerken, duygularınızı bastırmayın. Birilerinin dediği gibi duygularınızı olumluya çevirmek içinde bu kadar zorlamayın.

Duygular yeterince yaşam alanı bulamazlarsa, ortadan kendiğilinden kaybolmazlar. Aksine bir yere saklanır ve orada bulundukları yere zarar vermeye başlarlar. Üstelik günü geldiğinde öyle bir karşınıza çıkarlar ki artık tamiri mümkün olmayan başka duygulara savrulmuş bulursunuz kendinizi.

Hadi şimdi, sevgi ile sarılın kendinize. Tüm iyi ve kötü yanlarınızı tek tek şefkatle kucaklayın.

Korkuyor olmanız, umutsuz ve mutsuz hissediyor olmanız, bencil, menffatçi belki de yalancı olmanız… öyle insanca ki ve emin olun her duygu koşulsuz kabul edildiğinde hayatınıza mutlaka olumlu bir hizmet sunduğunu, sizi birşeylerden koruduğunu gösterir.

Ve artık ikinci aşamaya geçebiliriz. Durumu kabullenip, duygularınızın yaşamasına izin verdiğinizde, hayatınız için yeni koşullara adapte ve yeni rutinler için cesaret ve gücün sizi bulduğunu göreceksiniz.

Bugüne odaklanacaksınız ve böylece ” Bu süreç ne zaman bitecek?” ya da ”Bir ay sonra ne olacak?” sorularını sormak yerine bugün ne yapmak istediğinizi soracaksınız kendinize.

Ve yine bugüne olan odağınız, kendinize dönmenize, özünüzü farketmenize ve iç sesiniz size iyi gelecek şeyleri fısıldadığında duymanızı sağlayacak.

Kitap, müzik, resim, flim, çocuklara oyun, dostlara görüntülü görüşme, belki de hiçbirşey yapmadan saatlerce uyuma… bu listeye hiç girmeyeceğim.Çünkü her insan için farklı olna şeyi bulmak benim haddim değil.

Hadi şimdi güzel bir kahve( çay, şarap, rakı, bitki çayı, salep… gördünüz mü burada bile size ne iyi geliyor ise) koyun ve doğanın muhteşem döngüsüne inanarak umutla tekrarlayın

” bu da geçecek”

Sevgi, umut ve barış ile…


YORUMLAR

Solve : *
30 − 27 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.