DOLAR 32,5519
EURO 34,8909
ALTIN 2430,937
BIST 9645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Göçebe Hayatına Veda – Bir Dönüşümün Anatomisi

Şampiyonumuz iş hayatının yurt dışı etabında kıyasıya mücadele veriyor, bir yandan da oturma izninin çıkmasını dört gözle bekliyordu. Ne de olsa seyahat beyannamesi usulü git-gellerle yeni bir iş sürdürmek son derece zahmetliydi. Sanki bilmiş gibi en uzun ve son kalacağı oteli şehrin en prestijli iş ve konferans otellerinden biri olan Intercontinental olarak seçmiş ve otele yerleşmişti.

Şampiyonumuz kendisini bir yere ait hissedemiyordu. Yurduna döndüğünde evini ne kadar özlediğini ve yaşadığı zorlukları sindirmeye çalışmanın üzerindeki baskısını hissediyor, tekrar Viyana’ya geldiğinde henüz yerleşemediği için göçebe hayatına başlıyordu. Arkadaş çevresi yeni oluşmaya başlamıştı, otelde çalışanlar ister istemez en yakın dert ortakları gibiydi, ne de olsa en sık onları görüyordu. Nasıl bir yaşam şekliydi bu…Zorlu, belirsiz ve bir o kadar da kendini kendine gösteren, zorluklar karşısında mücadele etme gücü veren…

Intercontinental girişindeki devasa tablo Şampiyonumuzu tüm heybetiyle karşılamış, barın üzerindeki yekpare avize ise sanki dünyayı aydınlatıyordu. Şampiyonumuz otelde oldukça uzun kalacağı için ona güzel mi güzel bir oda tahsis edilmişti. Oda yine şehir parkına (Stadtpark) bakıyor, geniş ve ferah bir konaklama deneyimi sunuyordu.

Çalışanlar son derece samimi ve ilgiliydiler. Artık yavaş yavaş oturma izninin de çıkacağının sinyalleri gelmeye başlamıştı. Ne de olsa seyahat beyannamesi usulü git-gellerle yeni bir iş sürdürmek son derece zahmetliydi.

Şampiyonumuz kendisini bir yere ait hissedemiyordu. Yurduna döndüğünde evini ne kadar özlediğini ve yaşadığı zorlukları sindirmeye çalışmanın üzerindeki baskısını hissediyor, tekrar Viyana’ya geldiğinde göçebe hayatına başlıyordu.

Otelde çalışanlar ister istemez en yakın dert ortakları gibiydiler çünkü en sık onları görüyordu. Otele birini çağırmak, ağırlamak ve ev gibi hissetmek mümkün değildi. Şampiyonumuz dış odaklı yaşamayı Allah’tan seviyordu. Intercontinental kahvaltı büfesini idare eden Murat Usta sağ olsun Şampiyonumuza her sabah yuva hasretini giderecek Türk usulü kahvaltılar hazırlıyordu. Yurtdışında Şampiyonumuz gibi üst düzey yönetici olarak çalışan, modern ve ileri görüşlü Türklerin çalışıyor olması burada yaşayan Murat Usta gibi gurbetçilere gurur veriyordu. Kafe bölümünde de Janos adlı Macar asıllı çok tatlı bir garson vardı. O da her daim Şampiyonunun hatırını sorar ve onu sevdiği Anna Torte’den ayırır (çikolata ve nuganın ayrılmaz birlikteliği ile damak şölenine dönen bir pasta çeşidi) hafta sonları keyfini katlamasına yardımcı oluyordu. Bu iki kişi dışında resepsiyonistler, misafirlere bilgi veren görevli, spor salonu ve restoran hizmetlileri artık tanıdıkları haline gelmişti. Üç hafta burada konaklamış dördüncü haftasına girmekteyken nihayet oturma izninin çıktığı bilgisi gelmiş, delegasyon merkezine haber vererek hemen ev arayışına girişmişti.

Şampiyonumuz ilk ev tutma denemesinde çok zor durumda kalmıştı. Avusturya’da ev tutarken önce bir “kira sözleşmesine yönelik niyet mektubu” imza ediliyordu. Bu mektupta kiracı adayının kiralayacağı mülkün hangi tarihe kadar kendisine ayrılacağı yazıyor ve bu tarihe kadar tutulmazsa mülk tekrar piyasaya çıkartılıyordu. İlk gittiği Ağustos ayında ev bakma turlarına çıkan Şampiyonumuz aslında dışı tertemiz restore edilmiş, içi sıfırlanmış, 1 + 1 son derece ferah, modern ve merkezi bir daire bulmuştu. Ağustos ayında izinlerinin tam olarak çıkacağına emin olduğu için de niyet mektubunu dairenin Ağustos sonuna kadar kendisine ayrılması düşüncesiyle imzaladı. Ancak kendisine yurt dışında yaşama ve çalışma ile ilgili destek veren şirketin delegasyon merkezi bu niyet mektubunun son derece bağlayıcı olduğunu yeterince vurgulamamıştı ya da Şampiyonumuz bu mektubun altındaki mini mini detayı irdeleyecek durumda değildi. İlerleyen aylarda seyahat usulü git-gelli bir çalışma temposu içinde olacağını da ne yazık ki öngörememişti. Avusturya’da yabancılar için oturma ve çalışma izni ile ilgiliyönetmeliklerin bu derece değişeceği, aslında kendisine avantaj olarak görünen çerçevenin bürokratik bir bekleme sürecine dönüşeceğini de nereden bilebilirdi? Yurt dışındaki şirket yetkilileri bile bu uzun değerlendirme süreci karşısında şaşkındı. Tek kendisi değil aynı dönem delegasyonla gelen tüm yabancı çalışanlar aynı durumdaydı. Nisan’da şirket olarak yabancı çalışanları için yaptıkları başvuru aylarca değerlendirmede kaldı. Daha izinleri çıkmadığı için neredeyse askerlik hizmetine çağrılma durumunda kalan bir genç meslektaşı bile beklemedeydi. Şampiyonumuz Ağustos sonunda rahat rahat izinlerin çıkacağını düşünerek ev tutma niyet mektubunu imzalamış ancak izinleri çıkmayınca evi tutamayacağı da kesinlik kazanmıştı. Emlakçıyı arayarak durumu bildirmek istedi. Emlakçı hiç beklenmedik o tatsız haberi verdi: “Bayan Şampiyon, niyet mektubunda görmüş olduğunuzu tahmin ettiğim üzere, alttaki yazıda açıkça ifade ediliyor ki; niyet mektubunun süresi dolmadan önce daireyi tutmaktan vazgeçtiğinizde emlakçı komisyonu ve dairenin boş kalma süresi boyunca masrafları tarafınızdan ödenmek durumunda oluyor” Şampiyonumuzun başından aşağı kaynar sular dökülüyordu. Daha tutmadığı dairenin veya tutamayacak olduğu dairenin masraflarını karşılayacaktı. Üstelik dairenin ne kadar zamanla boş kalacağı ve dolayısıyla Şampiyonumuza yansıyacak masrafların boyutu da henüz belli değildi. Daha henüz gel-git yaparak çalıştığı için bu masrafı nasıl ödeyeceğini de bilemiyordu. Avusturya’daki hakları henüz devreye alınamamıştı. Mevcut maaşı ile bu masrafları karşılaması gerçekten zordu. Yerel şirketi ile görüşerek bu masrafı onların üzerinden karşılayabileceğini öğrenmek de için stres altında bir sürü görüşme yapmak durumunda kalmıştı. Allah’tan yerel şirketindeki delegasyon merkezi yardımcı olmuş ve izinleri çıkana kadar bu masrafı karşılayabileceğini teyit etmişti. Rahat nefes almış olan Şampiyonumuz bu sefer de yurtdışındaki delegasyon merkezinden kendisine yeni bir ev bulmasını rica etti. Bir yandan da Intercontinental’deki son haftasına giriyor ancak kalışını birkaç gün daha uzatmak istiyordu. Maalesef ne şirketteki asistanları “melek Kathy”, ne de kendisi birkaç gün daha kalışını uzatabilecek imkanı bulabildi. Ne yapsın? Sabah 5:30’da kalkıp tüm bavullarını toplayarak başka bir otelde yer ayırttı. 7:00’da kahvaltıya indi. Murat Usta içinde buruk bir sevinçle Şampiyonamıza son gün kahvaltısını hazırladı. “Neye ihtiyacınız olursa bir telefonunuz yeter” diyerek dostluğunu ve desteğini en güzel şekliyle ifade etti. Şampiyonumuzun gözleri doldu, burası bir nevî evi gibi olmuştu. En uzun bu otelde konaklamıştı. Lüks ancak yine de bu seferi hali bir yaşam biçimi haline gelmişti. Seyahat ederken büyük bavulunu kaldığı otelde bırakıyor, mini çek çeki ile seyahatlere çıkıyor, döndüğünde aynı otelde iyi bir şirket konaklama opsiyonu bulursa tekrar giriş yapıyor, bulamazsa büyük bavulunu bıraktığı otelden alarak uygun konaklama fiyatı bulduğu bir başka otele giriş yapıyordu. Tam son konaklayacağı otele geçmek üzere hazırlanmış ve resepsiyonda çıkış işlemlerini gerçekleştiriyordu ki yanına tiril tiril takım elbiseli, beyaz gömleğine iliştirilmiş parlayan madeni isimliğine eşlik eden gülümsemesi ile bir kadın yaklaştı ve dedi ki “Bayan Şampiyon bizimle neredeyse bir aydır berabersiniz, kalışınızdan memnun olduğunuzu umuyorum, benimle otelimiz ve buradaki geçirdiğiniz süre ile ilgili kısa bir görüşme yapmak ister misiniz? Ben otelin haklı ilişkiler sorumlusuyum ve fikrinizi almayı çok isterim” Şampiyonumuz başladı ayaküstü konuşmaya: “Otel personeliniz son derece ilgili, samimi ve ellerinden gelenin en iyisini yapma motivasyona sahip. Resepsiyondaki Martha, kafedeki Janos, restorandaki Felipe, misafir ilişkilerindeki Anthony, oda hizmetindekiler, spor salonundaki Martin ve kahvaltı servisindeki sevgili Murat Usta bana kendimi evimde hissettirdiler. En uzun ve en rahat bu otelde kaldım. Buna mukabil üç gün süre uzatımı isteğimi kabul etmeyerek beni yeni bir otele çıkmaya mecbur bırakmanız tüm bu intibalarıma biraz gölge düşürdü” Birkaç dakika izin isteyen halkla ilişkiler sorumlusu kadın koşarak içeri gitti. Geri geldiğinde beklediğim için teşekkür etti ve ekledi “Siz özel konuğumuzsunuz, büyük bir Fransız grup gelmişti, otelimizi tamamen kapatmışlardı. Bu sabah öğrendim ki birkaç iptal gerçekleşmiş. Size mevcut odanızı aynı koşullarda süre uzatımı yaparak verebiliyorum. Dilerseniz bavullarınızı da biz yerleştirelim” Şampiyonumuzun yüzü aydınlandı: “Çok teşekkür ederim ilgi ve alakanıza, bu teklifinizi geri çevirmeyeceğim. Bununla beraber bu sabah tüm bavullarımı tekrar toplamak durumunda kaldığım için bana bunu telafi edecek bir sürpriz yaparsınız diye düşünüyorum” Dedi ve birbirlerini samimiyetle selamladıktan sonra Şampiyonumuz bavullarını bırakarak şirkete gitmek üzere yola çıktı. Akşam tekrardan otele geldiğinde oda kartı kendisine teslim edildi. Mevcut odasına girdiğinde bir de ne görsün? Arkasından delegasyon merkezinden bir telefon aldı, çıkabileceği son derece uygun koşullarda bir dairenin kendisine tahsis edilebileceğinin müjdesini aldı. Başka ne mi olmuştu? Otelde neyle mi karşılaşmıştı? Yeni ev sahipleri kimlerdi? Merak uyandırdıysam bir sonraki yazıma misafir olun.


YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.