DOLAR 32,5004
EURO 34,6901
ALTIN 2496,864
BIST 9693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Negatif ezberinizi bozun, yeniden yazın!

09.08.2021
A+
A-

Stres, keder, kızgınlık, öfke gibi gerginlik üretici tepkileri sadece düşünceyle yaratırız. Bunların açık kalması, süreklilik kazanması durumu da en küçük bir ağrıdan en ağır hastalıkların oluşumuna neden olur.

 

Gerginlikten aniden gelen mide ya da başağrısı aslında bize haber veriyor; sağlığın senin elinde, nasıl hissedersen öyle yaşarsın. Arada zaman tamponu olduğu için çok şanslıyız aslında. Yoksa tüm hastalıklar, olumsuzluklar aynı hızla gerçeğe dönseydi insanoğlu çok daha kısa ömürlü ve sağlıksız olurdu.

Diğer yandan iyi haberler de var; bilim insanları artık genlerin bile değiştirilebileceğini müjdeliyorlar. Genlerimizin pek azının aktif durumda olduğu ve kendimizde daha keşfedilecek çok şey olduğu ortada. Buradaki esas konu bir geni taşıyıp taşımamakta olmaktan çok, henüz ifade olmamış bir geni aktive etmek ya da kapatmak için ne yapmakta olduğumuz.

Bir diğer yandan da düşünce ve davranışlarımız üzerindeki bilinçli zihnimizin ancak %5’ini kullanabildiğimiz, %95 bilinçaltının kontrolünde olduğu gerçeği var. Bu maksimum %5’lik kontrol yetkisiyle kendimizi, genlerimizi, yaşantımıızı, çevremizi kontrol etmek ve yaratmak epey zor gibi görünüyor.

Bilinçaltımız bugüne kadar edindiğimiz kodlamalardan oluşuyor. Bu kodlamaların ürünü de duygular. Yani duygularımız yaşanmışlıkların nihai ürünleri. Küçük yaşlarda ekilen “sen yapamazsın” kodlamasını örnek alalım. Bu direkt “yetersizlik” ya da “çaresizlik” duygusunu oluşturur. Bir şey için harekete geçeceği zaman beyin bunu hatırlar, devreye sokar ve kişiyi belki de büyük bir başarıyla sonuçlanacak bir eylemden alıkoyar.

 

Geçenlerde bir kafede ortalarda koşturan 4-5 yaşlarında bir çocuğa annesinin “bak yerine oturmazsan seni doktora götürürüm” dediğini duydum. Bir tehdit gibi zorla oluşturulan bu doktor fobisi yetişkin yaşlarda basit bir tedaviyle giderilecek bir hastalığın felakete dönüşme olasılığını kat kat arttıracak.

 

“Çocuklukta edindiğiniz programlanmayı taşımak zorunda değilsiniz, ancak bir yetişkin olarak kesinlikle bunu onarmak zorundasınız …” Dr. Deepak Chopra

Bu onarım çok da kolay olmayan bir dönüşüm süreci, ancak ödülleri çok çekici. Bu bir “duygusal detoks”. Bize genlerimizi bile değiştirecek bir sihirli değnek sunuyor. Korkulardan ve negatif duygulardan özgürleşmeyi vaat ediyor. Bilinçaltına yapılan her keşif ve kontrol bizi hayallerimize yaklaştırıyor. Edinilen her duygusal farkındalık yaşamı çok daha kolay ve akışta yönetmemizi sağlıyor. Tüm negatif ezberleri bozup yerine yenilerini koymak her zaman herkes için mümkün.


YORUMLAR

Solve : *
4 × 13 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.