DOLAR 32,5778
EURO 34,6786
ALTIN 2525,602
BIST 9524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Hiddeti empatiye dönüştürmek

Birisi sana hoşuna gitmeyen bir şey söylediğinde ne yaparsın? Sinirlenerek bağırıp çağırmaya başlar, yoksa susar mısın? Eğer ilkini yapıyorsan muhtemelen sonrasında pişmanlıkların oluyordur. Ne demiş atalarımız? “Öfkeyle kalkan, zararla oturur”…

Eğer susup kalıyorsan hem kendine kızgınlıkların, hem yine pişmanlıkların olur.

Biri seni suçladığında, seni görmezden gelerek ve anlamayarak bir şey söylediğinde bu iki tavırdan birinde olman doğaldır. “Sen bunu bana nasıl söylersin?”, “ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?”, “ne diyorsun sen be!” vs gibi örnekleri çoğalıp giden tepkiler karşılıklı iletişimsizliğin dışında bazı tehlikeli durumları da beraberinde getirebilir. Veya başını öne eğip sustuğunda, içinden “aslında ne çok söylenecek şey var şu anda sana” diye geçirdiğinde de hem öz güven kaybı sorunları, hem kendini değersiz görme duygularıyla başa çıkmak zorunda kalabilirsin.

Peki, böyle durumlarda ne yapılmalı?
Öncelikli hedefin, olayları sadece kendi bakış açılarından değerlendirmekten vazgeçmek olmalıdır. Bu o kadar da zor değil aslında. Tek düşünmen gereken, “ben olsam ne hissederdim?”… Çünkü belli ki ortada yaşanan bir durum var ve karşı taraf bu durumu sadece kendi bakış açısından görerek sana tepki veriyor. Sen de onun yaptığının aynısını yapmadan sağlıklı bir iletişim hâlini başlatmayı seçebilirsin. “Onun yerinde ben olsam ne hissederdim?” bu empati sorusunu kendine yönelttiğinde bu cümlenin farkındalıklı yaklaşımı, çok şeyi değiştirecektir.

Empati yeteneğimiz doğuştan geliyor aslında. Daha biz bebekken bu yetiye sahibiz. Ancak zaman içinde kullanılmaya kullanılmaya yok oluyor. Ve yaşamda ilişkilerimizde sorun yaşamaya başladıkça, ‘empati kurmak’ kavramı üzerine araştırmalar yapmaya ve bu beceriyi geliştirmeye çabalıyoruz. Çünkü kişi çoğu zaman; örneğin karşısında “ben artık seninle çalışmak istemiyorum” diyen birine “neden? Senin böyle düşünmene sebep olan şey nedir?” diye sormak yerine, “tabi ya, sen zaten hep böylesin… Zoru gördün mü hemen kaç!” diyerek tepki veriyor. Veya sürekli gittiği bir restaurantta şinitzel siparişi veriyor ancak, garsonla arasında şöyle bir konuşma geçiyor: Garson: “Maalesef efendim bugün şinitzelimiz yok”, müşteri: “Ne demek yok? Sizin gibi bir işletmeye hiç yakıştıramadım. Ben şinitzel yemek için geldim buraya!”… Halbuki; “Hayırdır? Her zaman olurdu sizin menünüzde? Bir sorun mu var acaba?” diye sorsaydı hem kendisi hiddetlenmeyecek, hem de daha net ve sağlıklı bir iletişim kurulacaktı.

İletişimlerde empati yeteneğini kullanmak hem iş hayatında başarıyı, hem de özel yaşam ve sosyal çevre ilişkilerinde hayatı daha kolay yaşamayı getirir. Empati kurmak kişiyi bencillikten uzak tutarken, duyarlı bir insan olarak daha mutlu ve huzurlu bir yaşam sunar. Sen de negatif düşüncelerden uzaklaşmayı, öfkelenmekten kaçınmayı, daha sakin ve huzurlu bir hayat yaşamayı, çözüm odaklı olmayı, insanlara ve topluma faydalı olmayı, sevilen ve saygı duyulan biri olmayı seçiyorsan lütfen kendini ilişkilerindeki tutumlarınla gözlemle ve eğer fark ettiğin empatiden uzak davranış biçimlerin olduğunu görürsen de, bu yeteneğini geliştirmeyi hedefle. Sevgiyle Kal…


YORUMLAR