DOLAR 32,3396
EURO 35,1088
ALTIN 2310,199
BIST 9079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Bugün sizi hangi duygu yönetiyor?

19.03.2020
A+
A-

            ‘’Bugün sizi hangi duygu yönetiyor’’ en güçlü bulduğum ve en sevdiğim  sorulardan bir tanesidir. Mesela anında cevap veremeyiz bu soruya, nasılsın, sorusuna verdiğimiz gibi;

iyiyim, kötüyüm, eh işte diyemeyiz. İçimizden en az birkaç kez tekrarlatacak kadar ısrarcı, kendimizle iletişim kurmamızı sağlayacak kadar da enteresandır. Aklınıza takılır, düşündürür ve cevabı bulmamız için bizi zorlar. Yaşadığımız ana ve kendimize dönüp bakma fırsatı veren bu soru, saniyeler içerisinde içsel dünyamıza hızlıca yapılan anlamlı bir yolculuktur. Kendini iyi tanımanın, farkındalığın ve yaşamı olgunlukla yönetebilmenin en akıllıca yollarından sadece bir tanesi…

Duygularımızla  ilgili bildiklerimiz ve onları anlama becerimiz bir günümüzün nasıl geçeceğini büyük oranda belirler. Düşüncelerimize verdiğimiz içsel tepkilerimiz olan duygular, her ne kadar beynimizin limbik sisteminde oluşsa da, kalplerde hissedilir ve yorumlanır. Bize özgün deneyimlerimizden gelirler, alabildiğince kişiseldirler ve nasıl olduğumuzla ilgili mesajları birinci elden  net bir şekilde verirler.

Çok da nazlı olmayan, kıyılara köşelere saklanmayan, işte ben buradayım diyen temel duygularımızı, çabucak bulmakla kalmaz onları aramadan önce bile derinden hissederiz. ”Kendimi iyi hissediyorum ve  Kendimi kötü hissediyorum” cümlelerinin altında; öfkeli, mutlu, kızgın, hüzünlü, mutsuz, kırgın, stresli, korkak, cesur veya neşeli bir kadın ya da bir erkek vardır. Duygular, iç dünyamızda iyi olma hali ile kötü olma hali arasında gel-gitler yaşatırken, bize düşüncelerimizden daha çok hakimdirler..

Duygularımızın var oluş nedeni; gerçekten kendimizi iyi yada kötü hissetmek midir?  Onlarca duygu, bizimle her gün gelişigüzel bir oyun mu oynuyor ? Bu hormonlar yumağının gerçekten amacı nedir? Yaşamsal acil eylem planımıza hizmet eden tüm duygularımız, bizler için gerekli ve çok değerlidir. Çünkü, tüm duygular; istenen ve istenmeyen durumları, hoşlandığımız ve hoşlanmadığımız şeyleri, tehlikede olup olmadığımızın mesajlarını en hızlı şekilde bize gönderirler. Mesela, tedirgin olduğumuzda bir şeylerin yolunda gitmediğini hisseder ve kontrol etme mekanizmamızı çalıştırırız. Çevremizde olumsuz bir şeylerin varlığını sezdiğimizde korku duygusuna kapılır derhal bir önlem alınması gerektiğini düşünürüz. Beklentilerimiz gerçekleşmediğinde üzülür, sebeplerini analiz eder, yeni aksiyon planları oluştururuz.

Oysa Dünya, duygularından şikayet eden insanlarla dolu; mutsuzluğundan, huzursuzluğundan, üzüntüsünden, öfkesinden, kızgınlığından, sevgisinden, korkusundan, heyecanından…Ancak bununla ilgili bir şeyler yapma konusundaki isteği çoğunlukla hazır reçeteler aramasıyla son bulur. Duyguların yaşattıklarına öylesine odaklanırız ki bize ne söylediklerini anlamak için çaba harcamak bir yana onları duymayız bile… İçindeki bilgiyi yok sayar, kestirme  ve ezber yollardan öylesine yanlarından geçip gideriz. Duygunun içindeki bilgiden yoksun sadece hissettiklerimizle baş başa kaldığımızda; İyi hissettiren duyguları yaşamımıza kabul eder ama onlardan öğrenemeyiz, kötü hissettirenleri olumsuz olarak nitelendirir ve onlardan  da asla öğrenemeyiz.

            Duygusal gelişimin, bir öğrenme süreci olduğu, bilgi edinmenin, adım adım ilerlemenin, bireysel bir çaba ve  zihinsel emekle olacağı ise büyük bir gerçekliktir. Zihinsel emek zorlayıcıdır ve bazen tek bir duygunun yakasına yapışıp onun varlığı ile kolaycı bir yaşamı seçer,  değişmekten ve  tazelenmekten kaçarız. Mesela mutsuzluğu  seçmek çok kolaydır; biraz asık surat, biraz memnuniyetsizlik, çokça şikayet  pek de yorucu değildir. Öfkeli biri olmak da çok kolaydır; çabuk sinirlenmek, kaba konuşmak, aklına her geleni yapmak ilkellik barındıran bir kolaylık sunar. Düşünsenize içinizdeki mağara adamı-kadını  en küçük bir durumla baş edemediğinde, bir çözüm bulmak için düşünsel çaba göstermek yerine elindeki sopasını bize gösterebilir yada  istediği zaman kafamızda kırabilir.

            Duygularımızı bütüncül olarak kabul etmeyi, içlerinde barındırdıkları bilgileri okumayı öğrendiğimizde;  iyi günleri var etmeyi, zor günleri sağlıkla atlatmayı,  gelişmeyi, büyümeyi, çözüm odaklı olmayı, duygusal sorumluluklar almayı ve duygusal gelişimi  başarmamız çok mümkün. İnsan olmak, sürekli öğrenmek, kendinden daha iyi bir şeyler yaratmak ve üretmek ise, duyguları tanımamak, onların verdiği bilginin okur yazarı olamamak bizi insanlığın ilkel basamağında bırakacaktır.

Bütün duygular, iyi, güçlü ve mutlu yaşam için bize birer armağan. Onları tanımalı, ne söylediğini duymalı ve mesajı doğru yorumlamalı. Duygular, gün boyu yüzlerce kez  kendimizle, dünyamızla, çevremizle, işimizle, sevdiklerimizle,  kurduğumuz ilişkilerle ilgili bilgileri kapımızın önümüze koyarlar ve giderler. Bize paketi açıp, mesajı doğru okumak ve sonrasında davranışlarımızı yeniden seçmek düşer.

Arzu Aktaş

Danışman&Eğitim Uzmanı& Eğitmen

Morfo Gelişim Danışmanlık

             


YORUMLAR

Solve : *
16 + 11 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.