DOLAR 32,3856
EURO 35,0653
ALTIN 2326,023
BIST 9091,86
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Acil ihtiyaç: Kurumlar ve bireyler için dirençlilik!

Belirsizlik ve değişimle baş etmek insan için her zaman zorlayıcı olmuştur. Ancak görüldüğü kadarıyla içinde bulunduğumuz dönem, değişimin hızı ve belirsizliklerin çokluğu açısından geçmişe kıyasla çok daha ileri bir düzeyde.

Belirsizliğin kendisi, karar vermeyi zaten zorlaştıran bir etken iken, şimdilerde bir de seçeneklerin çokluğu sendromunu yaşamaktayız. Bu durum ise pek değişmeyecek gibi duruyor. İlk bakışta bu, yani seçeneklerin çok olması sanki lehimize bir şeymiş gibi görünse de, bu konuda yapılmış araştırmalar tersini söylüyor. Çok sayıda seçeneğe maruz kalmak strese, sonradan pişmanlık duyacağımız kararlara ya da hiç karar verememeye ve ertelemeye yol açıyor. Bu nedenle de eskisinden çok daha fazla gereken beceri, dirençlilik.

Bu konuda 2016 yılında yazdığım bir yazıyı buradan okuyabilirsiniz. Tekrar ele almamın sebebi, özellikle içinden geçmekte olduğumuz siyasi ve ekonomik girdap döneminde dirençliliğin daha büyük ihtiyaç haline gelmesi. Ülke olarak dünyanın geri kalanından (en azından örnek aldığımız gelişmiş ülkelerden) çok daha fazla sayıda olağandışı etkenle uğraştığımızı düşünmeye devam ediyorum. İçinde olduğumuz iklim hayatlarımızı çok yönlü etkiliyor. Bir yandan umut ile umutsuzluk arasında gidip geliyoruz, diğer yandan ekonomik etkenler yaşam tarzımızı, iş yapış şeklimizi, hatta yakın gelecekte bir işimizin olup olmayacağını bile belirsiz kılıyor. İşsiz olanlarımızın iş bulma ümitlerini etkiliyor. Ülkedeki temel dinamiklerin ve düzenin devamı ile ilgili endişeler ise baş rolde bu dönemde. Özetle, dirençli olmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanlardan birindeyiz. Çok önemli bir diğer gerçek şu ki, bireylerle beraber kurumlar da dirençli olmak ve bu konudaki yetkinliklerini geliştirmek durumunda.

Nasıl daha dirençli oluruz?

Madem hem kurumsal, hem bireysel boyutta bir ihtiyaç bu, aşağıdaki mini teste göz atarak her iki ölçekte hem kendi tespitlerinizi yapabilir, hem de neler yapılabileceğine ilişkin önerilere bakabilirsiniz. Sizin de tavsiyeleriniz veya gözlemleriniz varsa paylaşabilirsiniz.

1. Hem iş, hem özel hayatımızı etkileyebilen stres kaynaklarına göz atıyoruz. Son zamanlarda en çok hangi konuda stres yaşadınız?

  1. Aile
  2. İş hayatı
  3. Sağlık
  4. Maddi durum
  5. Diğer  

Hangi alanda stres yaşadığımız dönem dönem değişebilir ancak süresi uzadıkça bu alanların birbirini etkileme olasılığının yükseldiğini unutmamak lazım. Tek bir konuda yaşanan stresi, diğer alanlara daha çok eğilerek azaltmak / telafi etmek bir süre için mümkün olabilir. Ancak, farkında olduğumuz stres yaratan durumları yönetmek ve önlem almak gerçek çözüm.

2. Olumsuz ve zorlayıcı olaylarla daha iyi baş etmek için genelde hangi yöntemi kullanırsınız?

  1. Arkadaşlarla sosyalleşmek
  2. Sorunlara öğrenme fırsatı olarak bakmak
  3. Bir kriz çıktığında gözünüzde büyütmemek
  4. Başarılarınızı kutlamak
  5. Hayatla ilgili ulaşılabilir hedefler belirlemek
  6. Anlamlı işlere yönelmek
  7. Diğer

Bu seçeneklerin hepsi, olumsuz ve zorlayıcı olaylarla daha iyi baş etmek için tavsiye edilen yöntemler.

3. Çalıştığınız kurumun, piyasadaki değişimler veya krizler karşısında yeni koşullara ayak uydurabilme becerisini nasıl görüyorsunuz?

  1. Çok yetersiz
  2. Gayret var ama yeterli değil
  3. Ortalama
  4. İyi
  5. Çok iyi

Çalıştığınız kurumda kriz yönetimi senaryoları veya b planları var mı? Bunların şekillendirilmesi veya dikkate alınması için sizin yapabileceğiniz neler olabilir?

4. Yeterince yetkisi ve kaynağı olan bir yönetici olsaydınız, iş yerinizde aşağıdakilerden hangisini öncelikle hayata geçirmek isterdiniz? Nereden başlardınız?

  1. Değişimi, mecbur kalmadan önce başlatmak. (Süreçler, sistemler, teknoloji, her neyin değişmesi gerekiyorsa)
  2. Sektörün ve pazarın sesini çok iyi dinlemek
  3. Her bir çalışanın işe katkısının ne olduğunu bilmek ve her birinin katkısını takdir etmek
  4. Net bir vizyon ve amaç belirlemek
  5. Sadece kısa vadeli maddi hedefleri gerçekleştirmekten çıkabilmek.

Organizasyonel direnç için bunların hepsi tavsiye ediliyor. Her kurumun dinamikleri farklı olduğundan, önceliklendirme değişecektir.

(kaynak: https://www.bsigroup.com/en-GB/blog/Organizational-Resilience-Blog/6-steps-to- Organizational-Resilience/)

5. Sizce, zorluklara ve hızlı değişimlere ayak uydurabilen bir şirket, aşağıdakilerden hangisini yapmalıdır?

  1. Sonucu ölçülemeyen plan ve projeleri uygulamak
  2. Çalışanları önceliklendiren bir yaklaşım benimsemek. Önce çalışanlar, sonra müşteriler, sonra diğer paydaşlar.
  3. Herkesin geri bildirimini almak yerine sadece belli yetkideki kişilerden görüş almak.
  4. Mevcut durumdan tatmin olmak.
  5. Hesap verebilirlik, en alt düzeydeki çalışandan başlayıp üst yönetime doğru gözlenmeli.

Doğru yanıt b şıkkı. Zorluklara ve hızlı değişimlere ayak uydurabilen bir şirket, ayrıca diğer seçenekleri tam tersine çevirerek uygulamalı. Yani; sonucu ölçülemeyen plan ve projeleri uygulamamalı, herkesin geri bildirimini almalı, mevcut durumdan tatmin olmamalı ve hesap verebilirlik en üst düzeyden başlayıp alt kademelere doğru gözlenmeli.

(kaynak: https://www.forbes.com/sites/brentgleeson/2017/08/17/how-leaders-build-the- resilient-organizations-of-tomorrow-a-navy-seals-perspective/#5331ebc71ba8)

Not: Sonucu ölçme konusunda, şirketlerin insan varlığıyla ilgili uygulamalarında biraz yanlış taraflara gidildiğini düşünüyorum ve bir gün bunun üzerine de yazmak niyetim.

6. Bireysel olarak, beklenmedik gelişmeler ve zorluklara karşı daha dirençli olabilmenin en önemli koşulu sizce hangisi?

  1. Ciddi stres faktörleriyle karşılaşmış olmak.
  2. Kontrolün kendinde olduğunu düşünmek, başarıyı ve başarısızlığı dışsal unsurlara bağlamamak.
  3. Duyguları yönetebilmek. Zorlayıcı bir olayla karşılaşınca bunu bir felaket gibi görmeyip, öğrenme fırsatı olarak algılamak.

Bu seçeneklerin hepsi geçerli. Ayrıca bu yetkinliğin zamanla değişim gösterebildiğini de eklemekte fayda var. Yani; dirençlilik sonradan öğrenilebildiği gibi, bazen çok fazla stres faktörüne maruz kalındığında zayıflayabiliyor!

(kaynak: http://www.newyorker.com/science/maria-konnikova/the-secret-formula-for- resilience)

7. İş yerinde ani değişimlere ve çıkabilecek zorluklara karşı dayanıklı ve uyumlu olabilme becerisinin, aşağıdaki davranışlar ile örtüştüğü kabul görüyor. Siz kendinizde bunlardan hangilerini gözlemliyorsunuz?

  1. İş arkadaşlarıyla güçlü bağları kurar ve iyi bir iletişim içindedir. Diğerlerini aktif dinler ve duygularına karşı duyarlıdır.
  2. Diğer iş arkadaşlarının başarılı olması için yardımcı olur. Sadece kendisini odağa almaz, herkesin kazanmasını önemseyen bir takım oyuncusudur.
  3. İşle ilgili sosyal çevrelerini (network) sürekli besleyip geliştirir. Bunu da güven oluşturarak yapar.
  4. İş ortamını çok fazla ciddiye almaz. Ortama “oyun” gibi yaklaşır ve çevresindekilerin de pozitif hissetmelerine yol açar.
  5. Teknolojinin de etkisiyle çoğalıp süreklileşen mesai kavramına teslim olmaz. Ara verip kendiyle ilgilenmesini iyi bilir. Tükenmişlik sendromu yaşamaz.

Bu özelliklerin bazıları doğalımızda olabilir. Bazısı bize uzak görünebilir. Uygun bulduklarınızı denemeye başlamaya ne dersiniz?

(kaynak: https://positivepsychologyprogram.com/resilience-in-the-workplace/)


YORUMLAR

Solve : *
20 ⁄ 2 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.